Afşin Pir Ali Camii Danişmendliler döneminde, Pir Ali oğlu Muhammed Han tarafından 1571 yılında yaptırılmıştır. Afşin ilçesinde yer alan en eski camidir Avlusu ve minaresi hariç yapının geri kalan kısımları 1979 yılında yeniden inşa edilmiştir.
Bu caminin yapılışı ile ilgili bilgiler caminin kitabesinde belirtilmektedir. Bu camii inşa ve tamir eden Danişment aşiretinden Pir Ali oğlu Muhammet, Sultan Süleyman oğlu Selim zamanında “. Bu camiye Halis niyet ile girilir ve çıkılır. Allah´ın rızasını ve mağfiretini dileyerek cami de Kuran okuyan, itikaf a girenleri Rabbim mağfiret et. “ şeklinde dua etmiştir
Cami, vakıf defterlerinde Efsus Mescidi adı ile kaydedilmiştir. Pir Ali veya Turaboğlu Camii adı ile de tanınmıştır. Cumhuriyet devrinde ise, Ulu Camii adı ile tanınmaya başlamıştır. Afşin'in merkezinde Dede Baba Mahallesindedir.
Camiin kitabesindeki kayıtlara göre, Danişmendli aşiretinden Pir Ali oğlu Muhammed tarafından yaptırılmış ve 5 Mayıs 1571 tarihinde ibadete açılmıştır. Cami, planı ve yapısı itibarı ile tipik bir Osmanlı eseridir. Üç sütun üzerinde bulunmaktadır. Bu sütunlar ile kuzey ve güney duvarlarının üzerine kurulmuş olan ve mihrabın dikine uzanan sivri kemerleri mevcuttur. Mihrabı ve minberi oldukça sadedir. Mihrabın iki tarafında ve üstünde pencereler bulunmaktadır.
Camiin son cemaat yeri, sonradan yapılan tamirler sonucunda camiye bitişik bir mescit haline getirilmiş, bu kısımda devşirme sütun başlıkları ahşap direklerin kaidesi olarak kullanılmıştır. Camiin son cemaat mahalline sonradan eklenmiş olan mihrabın sağ tarafında bulunan bir kitabeye göre cami, 1718'de Efsuslu Hacı Muhammed tarafından tamir ettirilmiş, Mescit’den esas mekâna girişi sağlayan kapı da bu tamir esnasında konulmuştur. Cami, son yıllarda yıkılarak yeniden yaptırılmıştır.
1706 tarihli bir bilgiye göre, bu tarihten önce camiin hitabetini yapmakta olan Seyyid Mehmed bin Himmet'in ölümü üzerine, oğulları Seyyid İsa ve Seyyid Himmet adlı şahıslar, babalarının yerine tayin edilmişlerdir. Camiin yapılışından sonra, gelirlerinin nereden temin edildiğini bilinmiyor. Cami’nin bu durumu ile ilgili ilk kayıtlara, XVII. yüzyılın sonlarında tutulan evkaf kayıt defterlerinde rastlamakta. Bu devirde tutulan 1689 ve 1694 tarihli vakıf defterlerindeki kayıtlara göre, o tarihlerde camiin yıllık geliri 360 akçe idi. 1695'de ise, günlük 8 akçe hesabı ile yıllık geliri 2880 akçeye çıkarılmıştı.
1706 tarihli hitabet ciheti ile ilgili bir buyruldu kaydında, camiin hitabetini yapacak kimselere verilen 2,5 akçenin Eshab-ı Kehf Vakfı'ndan ödenmesi gerektiği kaydedilmişti. Bu ifadeden, camiye vakıf tesis edilmediği, gelirinin yetersiz olduğu veya mevcut olan gelirlerin o tarihte kesildiği düşünülebilir. Nitekim XIX. yüzyılda tutulmuş olan vakıf defterlerinde camiin adının geçmemesi de bu fikri doğrular niteliktedir.