Almanya'da 23 Şubat'ta düzenlenmesi planlanan erken genel seçimler Alman toplumu ve siyasetinde üç yıllık istikrarsızlığın ve belirsizliğin sonlandırılabileceği bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfından (SETA) Berlin Araştırma Direktörü M. Erkut Ayvaz tarafından kaleme alınan "Almanya'da 16 Aralık 2024 Güven Oylaması ve Erken Seçim Süreci" başlıklı makalede Almanya'da üç partili koalisyonun dağılması öncesindeki gelişmelere değinilerek erken seçim tarihinin belirlenmesi süreci ele alındı.

Federal Meclis'te 16 Aralık’ta yapılacak güven oylaması ve bununla erken seçim yolunun açılmasına ilişkin detaylara da yer verilen makaleye göre, 7 ay öne çekilerek 23 Şubat 2025’te gerçekleştirilecek olan Federal Meclis seçimleri Alman toplumu ve siyasetinde üç yıllık istikrarsızlığın ve belirsizliğin sonlandırılabileceği bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Bu beklentinin 23 Şubat sonrasında gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ise 2025 ortalarına kadar sürebilecek muhtemel koalisyon görüşmelerinin ardından yeni hükümetin kurulmasıyla netleşecek.

Almanya’da federal düzlemde ilk kez denenmiş olan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokratik Parti’den (FDP) oluşan üçlü koalisyon 8 Aralık 2021’de göreve başlamış ve yasal çerçevede dört yıl sürmesi planlanmıştı.

Üç yıldan beri koalisyonun dağılıp seçimlere gidilmesi olasılığı sıklıkla gündemde taşınsa da bu olasılık hükümetin 3. yılında gerçekleşti ve Kasım 2024 itibarıyla zirveye ulaşan siyasi kriz, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un mecliste çoğunluğunu kaybetmesine ve 23 Şubat 2025’te erken seçim kararı alınmasına neden oldu.

Almanya'da 3 partili hükümetin dağıldığı tarih olarak kayıtlara geçen 6 Kasım'da ABD Başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması Almanya’da bir hayal kırıklığına yol açtı ancak Berlin-Washington ilişkilerinin nasıl devam edeceği konusu Alman siyaseti ve kamuoyunda tam anlamıyla ele alınamadı.

Scholz, Maliye Bakanı Christian Linder'in görevine son vererek hükümetin dağıldığı 6 Kasım akşamı yaptığı açıklamada 15 Ocak 2025’te Federal Meclis’ten güvenoyu talebinde bulunacağını ve sonraki süreçte muhtemelen Mart 2025 sonlarında erken seçime gidilmesini planladığını duyurdu.

Ancak yoğun tartışmalar ve muhalefetin baskısıyla sonraki günlerde Scholz, 15 Ocak kararını değiştirerek 11 Aralık 2024’te meclise güvenoyu talebinde bulunacağını, buna ilişkin oylamanın da 16 Aralık’ta gerçekleştirileceğini açıkladı.

Güvenoyu talebinin planlandığı gibi olumsuz sonuçlanması durumunda 23 Şubat 2025’te erken seçimlerin yapılması yönünde bir uzlaşı sağlandı.

Ülkede güvenoyu düzenlemesi
Alman Anayasası, hükümetin sonlandırılmasına ilişkin öncelikli olarak görevdeki şansölyeye önemli yetki veriyor.

Şansölye tarafından anayasanın 68. maddesi uyarınca Federal Meclis’ten istenen "güven oyunun" (Vertrauensfrage) gerekli meclis çoğunluğunu alamaması sonrası şansölyenin önerisi üzerine Federal Meclis ancak Cumhurbaşkanı tarafından feshedilebiliyor.

Görevdeki şansölye güvenoyu alamasa dahi kendisinin anayasa gereği ve otomatik olarak cumhurbaşkanına fesih önerisi yapma zorunluluğu bulunmuyor.

Bu durum, mevcut Alman siyasi sisteminde şansölyenin görece güçlü konumunu ve görevde kalabilme yetkilerini belirginleştiriyor, ancak böyle bir durumda azınlık hükümetinin sınırlı etkisi ve bu durumun siyasi maliyeti genel olarak şansölyenin erken seçimi tercih etmesini olası kılıyor.

Parlamenter geleneğin geçerli olduğu Alman siyasi sisteminde dikkate değer bir husus ise Anayasanın 67. maddesinde belirtilen "yapıcı güvensizlik oyu" (Konstruktives Misstrauensvotum) olarak adlandırılan ve gündemdeki “güvenoyu” ile karıştırılmaması gereken bir yöntem.

Bu yönteme göre görevdeki şansölyeye karşı, örnek olarak hükümetten ayrılan koalisyon partisi tarafından ana muhalefet veya diğer muhalefet partileriyle bir araya gelerek mecliste yeni bir çoğunluk oluşturulabilir ve yeni bir şansölye seçilebilir. Yeni seçilen şansölye erken seçime gitmeksizin federal hükümeti kurabiliyor.

Bunun görevdeki bir şansölyenin kendi isteği dışında görevi bırakmasını sağlayabilecek tek yöntemin olduğu belirtiliyor. Mevcut durumda bu yöntem ihtimal dışı görülüyor.

Almanya'da 5 kez güvenoyu talebinde bulunuldu
Almanya, kurulduğu 1949’dan bugüne kadar toplamda beş kez şansölye tarafından Federal Meclis’ten güvenoyu talebinde bulunuldu.

1972'de Willy Brandt, 1982'de Helmut Kohl ve 2005'te Gerhard Schröder meclisten güvenoyu talebinde bulundu. Bu yıllarda yeterli çoğunluklar sağlanamayarak sonrasındaki süreçte Federal Meclis feshedildi.

Diğer yandan 1982’de Helmut Schmidt ve 2001'de Gerhard Schröder’in güvenoyu talepleri Federal Meclis’te gerekli çoğunluk desteğine ulaştı ve hükümetler görevlerine devam etti.

Azınlık hükümeti muhalefetten desteğini umut ediyor
Almanya'da 6 Kasım'da FDP'nin koalisyondan ayrılmasıyla SPD, Yeşiller ile azınlık hükümeti olarak göreve devam ediyor.

Başbakan Scholz liderliğinde azınlık hükümeti seçimlere kadar süreçte bazı öncelikli yasa tasarılarını Federal Meclisten geçirmeyi hedefliyor ve bilhassa ana muhalefet CDU/CSU’nun desteğini umuyor, ancak muhalefetten arzulanan destek verilip verilmemesi net değil.

Muhalefetin bazı hususlarda azınlık hükümetinin yasa tasarılarına destek verme ihtimal dahilinde bulunuyor. Bu yaklaşım neticesinde seçmen nezdinde de sorumluluk sahibi partiler olarak olumlu bir karşılık bulmaları ihtimal dahilinde görülüyor.

Seçim kampanyasında gündeme gelecek konular
Seçim kampanyasında, Alman ekonomisindeki olumsuz gidişata dair partilerin çözüm önerilerinin yanı sıra koalisyon hükümetinin başarısızlığına ve hatta üçlü koalisyonun dağılmasından kimin sorumlu olduğuna dair koalisyon ortakları arasındaki tartışmalara şahit olunması bekleniyor.

Bu süreçte ayrıca Ukrayna’da devam eden savaş ve etkileriyle ilgili partilerin ve hatta şansölye adaylarının politika tercihlerinin öne çıkması tahmin ediliyor.

Scholz’un uzun bir süredir direndiği ve hatta koalisyon ortaklarından dahi ayrıştığı Taurus seyir füzelerinin Ukrayna’ya gönderilmemesi kararındaki ısrarı önümüzdeki süreçte de devam edecek.

Bu yaklaşımla birlikte Başbakan Scholz seçim sürecinde daha fazla diplomasi ve hatta barış yanlısı söylemler oluşturmaya çabalayacağı tahmin ediliyor. Scholz bununla CDU’nun başbakan adayı Merz gibi diğer muhalif isimlerin Taurus füzelerinin gönderilmesine ilişkin yaklaşımlarından ayrışmayı hedefliyor.

Aşırı sağcı ve popülist söylemlerinin benimsenmesi sonucu popülizm
2024’daki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri ve Eylül 2024 eyalet meclisi seçimlerinde olduğu gibi 23 Şubat’a kadar seçim sürecinde de aşırı sağcı ve popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin göç ve güvenlik gibi hususlara odaklanması bekleniyor. Benzer şekilde diğer partilerin de seçim sürecinde aşırı sağcı ve popülist söylemleri benimsemesi sonucu popülizmin Alman siyasetinde normalleştirilmesi ve kalıcılaşması hususlarına bir kez daha şahit olunabilir.

ABD-Almanya ilişkileri
20 Ocak 2025’te göreve başlayacak olan yeni ABD Başkanı Trump ile ABD-Almanya arasındaki ikili ilişkilerde olası değişikliklerin ne olacağı belirsizliğini koruyor.

Berlin-Washington ilişkilerinin geleceğine dönük endişelerle partilerdeki genel tedirginliğin seçim sürecinde de gündeme gelmesi bekleniyor.

Özellikle ekonomi alanında ABD’nin Almanya’ya yönelik takınacağı tavır yeni dönemde Alman siyasetinin tutumunu etkileyecektir.

Seçimlerde dört başbakan adayı yarışacak
Almanya'daki genel seçimde ilk kez dört şansölye adayı yarışacak.

Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin adayı CDU lideri Friedrich Merz olurken, SPD yönetimi partinin başbakan adayı olarak Başbakan Scholz'u gösterdiğini duyurdu.

Yeşiller Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck'i başbakan adayı olarak belirlerken Eş Başkan Alice Weidel'i bu makam için aday gösteren AfD, ilk kez bir şansölye adayıyla seçimlere katılacak.

Geçmişe kıyasla daha fazla partinin şansölye adayı belirlemesi kitle partilerinin gerilemesinin ve küçük partilerin de eyaletlerden sonra artık federal düzlemde de birinci gelme olasılığının artmasının bir neticesidir.

Anketler ve seçim sonrası olası koalisyon olasılıkları
Anketlerde yüzde 32-33 ile ana muhalefetteki CDU/CSU ve yüzde 18-19 ile yükseliş trendi devam eden aşırı sağcı AfD ilk iki sırada yer alıyor.

Şansölyenin partisi SPD yüzde 15 ile CDU’nun ancak yarısı kadar oy oranıyla üçüncü sırada. Scholz, Almanya tarihinde popülaritesi en düşük şansölye olmasına rağmen yeniden ve ısrarla SPD’nin başbakan adayı gösterildi.

Yeşiller 13-14, FDP seçim barajını geçme ümidini koruyarak yüzde 4-5 oranına ulaşıyor. Sahra Wagenknecht İttifakının (BSW) oy oranı da yüzde 5 ile 8 arasında gidip geliyor.

Üçlü koalisyonun yeniden kurulmaması tüm partilerin neredeyse ortak beklentisi olmasıyla birlikte bazı partilerin şimdiden yakınlaşma eğiliminde oldukları söylenebilir.

CDU’lu bazı isimler yeni dönemde CDU/CSU-Yeşiller koalisyonuna dair ılımlı söylemlere başvuruyor.. Ancak bu yaklaşım CDU’nun kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi'nde yoğun tepkilere neden oluyor.

Kamuoyunda dikkate değer diğer koalisyon olasılığı CDU/CSU'nun SPD ile bir “büyük koalisyon” hükümeti kurma olsa da bu seçeneğin geçmiş yıllardaki olumsuzluklarına da işaret ediliyor.

Üçlü alternatif koalisyon olasılıklarının da 23 Şubat 2025 sonrasında gündeme gelmesi muhtemel olurken AfD ile koalisyon kurmayı tüm partiler reddediyor.

Kaynak: AA