Antalya'nın Finike ilçesinde bulunan Limyra Antik Kenti, tarihe ışık tutan yapılarının yanı sıra antik sokaklarından akan, kilise alanı ve sütunlu caddesini kaplayan sularıyla ziyaretçilerine alışılmadık bir atmosfer sunuyor.
Likya bölgesinin en çok kaya mezarına sahip kentlerinden biri olan Limyra, Finike'nin yaklaşık 9 kilometre kuzeydoğusundaki Toçak Dağı'nın eteklerinde yer alıyor.
Tarihi milattan önce 4. yüzyıla uzanan kent; Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine dair birçok izi barındırıyor.
Likya Kralı Perikle'nin hüküm sürdüğü zamanlarda Likya'nın başkenti olan Limyra, Bizans döneminde ise bölgenin piskoposluk merkezi olmasıyla biliniyor.
Surları, kaya mezarları, "Perikle Heroonu" isimli anıt mezarı, 6 bin kişilik tiyatrosu, Roma hamamı, "Ptolemaion" anıtı, Roma caddesi ve Gaius Sezar adına yapılan mezar anıtıyla öne çıkan kent, ortasından geçen, kilise alanı ve sütunlu caddesini dolduran yer yer yüksekliği yaklaşık 70 santimetreye ulaşan sularıyla dikkati çekiyor.
Tarihi yapı ve caddelerin sular içerisindeki görüntüsüyle farklı bir atmosfer yaşayan ziyaretçilerden bazıları caddedeki sulara girerek serinleme fırsatı buluyor.
Limyra Antik Kenti Kazı Başkanı Avusturya Arkeoloji Enstitüsünden Doç. Dr. Martin Seyer, AA muhabirine, alandaki ilk kazıların 1969'da başlatıldığını, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Avusturya Arkeoloji Enstitüsü işbirliğiyle sürdürüldüğünü söyledi.
Kentteki çalışmaların, Limyra'nın kentsel gelişim sürecini ve dokusunu anlamayı amaçladığını belirten Meyer, kentte klasik döneme ait Doğu Likya Beyi Perikle için yapılan anıt mezara, yine klasik döneme ait kaya mezarlarına ve Likya bölgesine özgü çok eşsiz lahit mezarlara ulaştıklarını kaydetti.
Kentte ayrıca milattan önce 280-270'li yıllarda inşa edilmiş "Ptolemaion" adlı büyük bir anıtsal yapının yer aldığını dile getiren Seyer, "Bu yapıyı Mısır'da hüküm süren Ptolemaios Krallığı'nın buradaki tapınak benzeri bir yapısı olarak değerlendiriyoruz. Bir diğer önemli yapı ise erken Roma döneminde inşa edilen Gaius Caesar için yapılan anıt mezar. Bu anıtsal yapı Caesar'ın yaşamıyla ilgili önemli sahnelerin yer aldığı çok zengin, mermer rölyef ve kabartmalarla bezenmiş olmasıyla dikkati çekiyor." dedi.
- Kentin imarı esnasında kanal ve drenaj sistemleri inşa edilmiş
Limyra'yı diğer kentlerden ayıran en önemli özelliklerinden birinin su sistemleri olduğuna işaret eden Seyer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada birden fazla kaynaktan çıkan, oldukça soğuk ve kentin her tarafından fışkıran bir su sistemi var. Bu suyun erken Roma döneminde çıkmaya başladığını biliyoruz. Roma döneminde kentin imar faaliyeti esnasında kanal ve drenaj sistemleri inşa edilmiş, kent onun üzerine kurulmuş. Ancak sonrasında bu sistemler kaybedilmiş. Ancak arkeolojik olarak uzun yıllardır çalışan bizleri engelleyen bir durum teşkil ediyor. Çünkü bazı kazı çalışmalarında çok hızlı bir şekilde taban suyuna denk gelebiliyoruz. Bazı yerlerde yüzeye kadar çıkan su nedeniyle kazı çalışmaları yarım kalıyor. Fakat özellikle turistik açıdan, burayı ziyaret eden insanlar için oldukça cazip oluyor. Normalde birçok kentte insanlar Roma caddelerinde yürürler ama burada yaklaşık 70 santimetreye yakın yükseklikteki bir su içerisindeki Roma caddesinde yürümek oldukça cazip bir görüntü sunuyor."
Seyer, birkaç sezondur kentin batı bölgesindeki kazı çalışmalarına devam ettiklerini ve Roma caddesi ile anıtsal kapının ortaya çıkarıldığını belirterek, 2 aylık kazı sezonunda da aynı alanda çalışacaklarını bildirdi.
Gelecek yıl kazı ve Geleceğe Miras Projesi kapsamında restorasyon çalışmalarına odaklanacaklarını anlatan Seyer, kentin batısıyla ilgili daha fazla veriye ulaşmaları gerektiğini vurguladı.
Ziyaretçilerden Meryem Yılmaz ise antik kentin çok güzel olduğunu, özellikle sokaklarından akan suyu oldukça ilginç bulduğunu dile getirdi.