Sanat dünyasında önemli bir yer edinen Ayşe Betil, bugüne kadar sayısız eser ortaya koydu. Çağdaş resim sanatının dikkat çeken isimlerinden olan Ayşe Betil sanata ve eserlerine olan bakış açısı ile de ön plana çıkıyor. Betil’in eserleri sadece estetik bir değere sahip değil, aynı zamanda derin bir hikaye anlatıyor.

Figüratif çalışmalarındaki başarısıyla öne çıkan Ayşe Betil, Türkiye’deki çalışmalarının yanı sıra yurt dışındaki başarılarıyla da sanatseverlerinin ve birçok kişinin dikkatini çekiyor. Betil, eserlerinde insan yüzlerinin her zaman ilgisini çektiğini ve başka şeyler resmetse hiçbirinin bir çehre kadar kendisine keyif vermediğini aktardı. Betil ayrıca, “Benim için önce kâğıt ve kalem vardı. İlkin çizmek ve daha sonra da yazmak, daima hayatımın bir parçası oldu. Resimlerimi ve yazılarımı çok uzun bir süre kimseyle paylaşmak istemedim ve kendime sakladım. Daha sonra bunları paylaştığımda, yaptığım işlerin sadece kendi duygularıma değil, başka insanların duygularına da temas ettiğini görünce, hayatımın bu yöne doğru akacağını hissetmiştim.” dedi.

Yüz Duyguların En Hakiki Yansıması

Eserlerinde sanatsal özellikleri aktarmaya devam eden Betil, “İnsan yüzleri her zaman ilgimi çekiyor. Bunu da şuna bağlıyorum; yüz, duyguların en hakiki yansıması bana göre. Öykülerimde de daha çok duyguların üzerine eğilirken buluyorum kendimi. Karakterin hisleri, onun nerede olduğundan hatta nasıl göründüğünden çok daha dikkate değer benim için. Bana bir hissi paylaşmak, bir duyguda bütünleşmek daima, yan yanalık ve bir aradalıktan daha değerli gelmiştir.” dedi.

Resimleri ve Öyküleriyle Duygudaşlık Kuruyor

Ruhsal yakınlığın, hakikate en yakın ilişki biçimi olduğuna inandığını aktaran Betil şunları söyledi: “Benim için kim olduğumdan çok, ne yaptığım önemli olmuştur. Kimlerin duygularına dokunabildiğim, hiç tanımadığım ama ezberimdeymiş gibi bildiğim hayatların kaçında iz bırakabildiğim ve en nihayetinde duygularıma ortak olan her bir insanla kalpten kalbe nasıl bir bağ kurabildiğim değerli bir noktada yer almıştır. Resimlerim ve öykülerim her ne kadar benim elimden çıkıyor olsa da onlarla da böyle bir ilişki içerisine giriyor, bir duygudaşlık kuruyorum. Tablolarımı izleyenler veya öykülerimi okuyanlarda, insana dair herhangi bir duyguyu harekete geçirebiliyorsam, o zaman istediğim şeyi başardığımı düşünebilirim. Bana göre bundan daha gerçek bir ilişki olamaz.”

Kaynak: bülten