17 Ağustos Marmara depremi büyük can kayıplarına neden oldu, ardından derin izler ve acılar bıraktı. Kahramanmaraş ve Hatay depremleri de bundan geri kalmadı.

Hatay depreminden iki kolon arasına sığınarak ve toz toprak içerisinde kurtulan gazeteci Süleyman Şanlı, çaresizliğin yüreğinde direnerek yaşama nasıl bağlandığını ve ayakta durabilmek için doğada hangi şartlarda mücadele başlattığını gözyaşları içerisinde dile getirdi.

Doğanın kendisine nasıl cömert davrandığını söylerken; tavuk, kedi, köpek, koyun ve keçilerle nasıl bir dostluk kurduğunu da ifade eden Şanlı, hâlâ derme çatma çadırda onurlu bir yaşam mücadelesi verdiğini anlattı.

ENKAZDAN ZOR KURTULDUM

6 Şubat Hatay depreminin yaşandığı gece 04.25’te enkazdan zor şartlarda çıktığını belirten Süleyman Şanlı, “Deprem anında iki kolon arasına sığınıp hiç hareket etmedim ve enkazın altında bekledim. Yerimden kımıldasam yıkılan duvarların altında kalabilirdim. Kolona sırtımı dayadım ve öylece durdum. Çünkü kısa süreyle ardı ardına iki güçlü deprem oldu. Biliyorum; hareket etsem duvarların, dışarı çıksam binaların altında kalacağım. Güçlükle çıktığım enkazdan dışarı baktım, sağıma baktım, soluma baktım. Hatay diye bir yer kalmamış. Sokak yok, cadde yok, binalar yok” dedi.

Attachment 712541 6 F7B4998Adde92Dcf6693Df9E7Ff5356F 1722850268

Depremden kurtuldu, doğada yeni bir yaşam kurdu

ANNEME BİLE YETİŞEMEDİM

Yedi apartman uzağında oturan annesine bile yetişemediğini vurgulayan Süleyman Şanlı, “Her yer enkaz, insanlar ‘imdat’ çığlıkları atıyor. Bağıranlar, çağıranlar, yardım isteyenler, çaresizlikten göz gözü görmüyor. Geri döndüm. Yaralı bir arkadaşım yardım istedi. Enkazdaki eşinin kolu kırılmıştı. Enkazları aşa aşa onu Antakya Lisesi yakınlarında güvenli bir yere bıraktım. Tekrar kaldığım yere döneceğim ama geçtiğim enkazların altından insanların ‘Bizi kurtarın’ diye seslerini duyuyorum. O binadan 6 kişiyi çıkarmayı başardık ama diğerlerine ulaşamadık, gücümüz yetmedi artık. Feryatlar figanlar her yeri inletiyordu, çaresizdik” diye konuştu.

CAN PAZARINDAN ÇIKTIK

Süleyman Şanlı, “Aradan günler geçti. Bazı siyasi parti liderlerinden gelenler vardı, onlarla röportaj yaptım. Bu arada askerler her yanı sarmıştı, enkaz altında kalan insanları çıkarmak için canla başla çalışıyorlardı. Enkazdan şehitleri çıkarırken ben de onlara yardımcı oluyordum. Akşama kadar çıkarttıklarımızı topluca Narlıca mezarlığına götürüyorduk. Yurt dışından gelen gazeteciler vardı, onların acımızı ve çaresizliğimizi görmesini istemiyorduk. Büyük bir can pazarından çıktık. Hatay halkı dünyaya örnek bir dayanışma gösterdi. Ekmeğini suyunu paylaştı. Giyeceği kıyafetini paylaştı. Baktım dışarıdan çok destek gelmiyor. Banyo yapmak üzere Gaziantep’e gittim çünkü bitlenmiştim. Döndüm, sosyal vakıftan bir pantolon bir ayakkabı istedim. Mont verdiler, o üzerime oturdu ama pantolon kısa kaldı, ayakkabı kutusundan çıkan ayakkabıların ikisi sağdı, sol ayağıma giyecek ayakkabı bulamadım. Çok zoruma gitti” diyerek, ağlaya ağlaya o günlerde içinde bulunduğu çaresizliği anlattı.

Depremden kurtuldu, doğada yeni bir yaşam kurdu

SEN ARTIK DOĞAYA ÇIK

Attachment 712541 3 F7B4998Adde92Dcf6693Df9E7Ff5356F 1724614681

Yaşadığı bunca acıya ve çaresizliğe rağmen Hatay’ı terk etmeyen Süleyman Şanlı şunları söyledi: “Bu saatten sonra kendime ‘ Sen artık doğaya çık. Kendine yeniden bir hayat kur’ dedim. O zaman da Alfa Basın olarak gazete çıkarmaya gayret gösteriyorduk. Ormana gittim. Yazları oturulan bir çardak yaptım. Su yoktu, dereye gidip bulaşıklarımı orada yıkıyordum, temizliğimi orada yapıyordum, orada yıkanıyordum. 35 gün sonraydı sanırım, 4 kilometre yaya giderek bir çadır buldum. Kütahya Valiliği göndermiş, getirip çadırı kurdum. Kazmayı küreği elime aldım. Kendime yeni bir dünya kurmaya başladım. Beş altı ay geçince çevreye fidanlar ve çiçek çeşitleri diktim. Dostlarımızın yardımıyla uzaktan borularla su getirdik. Tavuk, kedi, köpek, koyun ve keçilerle yeni bir hayat kurduk. Devlet 25 bin lira destek vermişti, ona koyun keçi aldık. Büyütüp satarız diye düşündük ama onların da çoğu öldü, yaşatamadık. Sonra dostlarımızdan maddi destekler geldi. Biraz daha toparlandık. Her ay 5 bin lira da kira yardımı alıyorduk. Onlarla demir aldım, sac aldım, demirci arkadaşların desteğiyle bir çatı kurduk, çevresini tahtayla sardık. Böylece doğada kendime yeni bir yaşam alanı inşa ettim. Şimdi o küçük dünyamda yaşıyorum. Orada da yaşamaya devam edeceğim. 6 Şubat Hatay depreminin acılarını hâlâ yüreğimde hissederek…”

Kaynak: Haber Merkezi