TEMA Vakfı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde, sürdürülebilir bir gelecek için çevresel tehditlere karşı vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayarak mevcut neslin önemli sorumluluklarına dikkat çekti.

"Bizim toprağımız, bizim geleceğimiz. Biz doğayı onaracak nesiliz!"

TEMA Vakfı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde, sürdürülebilir bir gelecek için çevresel tehditlere karşı

vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayarak mevcut neslin önemli

sorumluluklarına dikkat çekti. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "İklim krizinin

etkilerini azaltmak, biyolojik çeşitlilik kaybını sona erdirmek ve sürdürülebilir yaşam ile nesiller arası

adaleti sağlayabilmek için toplumun tüm kesimlerinin birlikte harekete geçmesi gerekiyor." diyerek

çevrenin korunması için atılması gereken adımları sıraladı.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü’nün bu yılki teması

"Bizim Toprağımız. Bizim Geleceğimiz. #RestorasyonNesli" olarak belirlendi. TEMA Vakfı, "Doğayı

Onaracak Nesil" olarak adlandırdığı bu neslin, sürdürülebilir bir gelecek sağlamak için kritik bir görev

üstlendiğini vurguladı.

Dünyada ve Türkiye'de yaşamsal ekolojik sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu vurgulayan Deniz Ataç,

"İklim krizi, erozyon, çölleşme, ormansızlaşma, sulak alanların azalması ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi

büyük küresel sorunların çözümü için hep beraber elimizi taşın altına koymalıyız. Maalesef modern

toplum, hızla tüketim odaklı hale geldi. Yapılan araştırmalara göre günümüzde, 1.6 dünya tüketiyoruz.

Dünyada yaşayan tüm insanlar olarak 2023 ağustos ayının ilk günlerinde, yıllık ekosistem kapasitesini

aşmıştık. Bu durum, insanlığın doğal varlıklara olan talebinin ekosistemin kendini yenileme kapasitesini

ne kadar aştığını ve tüketim alışkanlıklarının doğaya ne denli büyük zararlar verdiğini açıkça gösteriyor.

Gelecek nesillere yaşanabilir bir gezegen bırakabilmek adına hep birlikte doğayı onarmak için harekete

geçmeliyiz ve doğaya olan yükü azaltmalıyız. Bu sebeple günümüz nesline büyük görevler düşüyor."

dedi.

Her bir dakikada 11 futbol sahası kadar orman tahrip ediliyor

İklim krizinin sebep olduğu kuraklık ve çölleşmenin topraklarımızda bozuluma, su varlıklarının

azalmasına ve orman yangınlarının şiddetini artırmasına neden olduğunu belirten Ataç "Tüm bunların

yanında doğal varlıklar insan faaliyetleri nedeniyle de hızla yok oluyor. 1990’dan bu yana, dünyada

tahrip edilen orman alanı Türkiye’nin dört katı bir büyüklüğe; 420 milyon hektara ulaştı. Halen her bir

dakikada 11 futbol sahası büyüklüğünde orman arazisi tahrip ediliyor. Orman alanlarının tahribi

yanında aşırı yararlanma, iklim değişikliği, kirlilik ve işgalci türler nedeniyle biyolojik çeşitlilik de hızla

azalıyor. İnsan faaliyetleri sonucunda 1970’den günümüze biyolojik çeşitlilikteki azalma %68 oranına

ulaştı. Denizlerde ve okyanuslarda kirlilik nedeniyle yaşamın neredeyse tamamının yok olduğu 245.000

km² alan bulunuyor. Bugün, 1 milyon türün nesli tehlike altında." diye konuştu.

Ülkemizdeki orman varlığının karşı karşıya olduğu tehditlere de dikkat çeken Deniz Ataç, "Başta

madencilik faaliyetleri olmak üzere, çok sayıda kullanım alanı izni veren yasal düzenlemeler

ormanlarımızı tehdit ediyor. 2012’den bu yana, 410 bin hektarlık orman alanına madencilik, enerji ve

diğer kullanımlar için izin verildi. Vahşi madencilik; ormanlarımızın yanında meralarımız, tarım

alanlarımız ve akarsularımız için de ciddi bir tehlike yaratıyor. Bu, yok oluşa giden bir süreç." şeklinde

konuştu.

Kaynak: Haber Merkezi