Adana'da öğretmenlik yaparken gördüğü yaydan etkilenen 58 yaşındaki Mehmet Demir, geleneksel Türk yayına duyduğu ilgiyi, emekli olduktan sonra mesleğe dönüştürdü.
Adana'nın Seyhan ilçesinde yaşayan emekli öğretmen Demir, 100 metrekarelik atölyede geleneksel Türk yayı ve oku ile zihgir üreterek hem unutulmaya yüz tutan mesleğini yaşatıyor hem de ek gelir elde ediyor.
Emekliliğini, uluslararası şampiyonalarda dereceye giren sporculara geleneksel Türk oku ve yayı ile zihgir üreterek geçiren Demir, unutulmaya yüz tutmuş mesleği gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf ediyor.
Zaman zaman çıraklarıyla birlikte ok attırmak amacıyla festivallere de katılan Demir, gittiği alanda kurduğu mini atölyesiyle ziyaretçilerine ok ve yayın yapım aşamalarını gösteriyor.
Türkoğlu Belediye Başkanı Osman Okumuş'un davetiye Kahramanmaraş EXPO 2023 alanına gelen Mehmet Demir, AA muhabirine, 7 yıl önce görev yaptığı okulun müdürüne hediye gelen yabancı bir ustanın yayından etkilenerek yay ve ok yapmaya başladığını belirtti.
Emekli oluncaya kadar evinde oluşturduğu alanda üretim yaptığını sonrasında ise yaşadığı ilçede bir atölye kurduğunu anlatan Demir, "Yaklaşık 35 yıl ilkokul öğretmenliği yaptım. Bundan 7 yıl önce yabancı bir ustanın yayını incelemek nasip oldu. Ondan sonra ben bu yayı yapabilirim dedim. Öyle bir yolculuğumuz başladı. Çok şükür 7 yıl içerisinde dünyaca rekor kırabilecek yaylar üretmek nasip oldu. Şu anda Türkiye'de bildiğim kadarıyla bu işi profesyonel anlamda yapan 3 usta var. Meraklıları çok, yapanlar var. Benim de çıraklarım var, onlar da yavaş yavaş yetişiyor. Bu bir ecdat mirası, üzerimizde bir vebal olarak görüyoruz. Bu işin devam etmesini istiyoruz. İnşallah bundan sonra gelecek nesillere aktaracağız." diye konuştu.
Geleneksel Türk okçuluğuna gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getiren Demir, amaçlarının, geleneksel Türk oku ve yayının tarihini, yapım aşamalarını ve hangi malzemelerin kullanıldığını gelecek nesillere aktarmak olduğunu söyledi.
- Yay 1 yılda yapılabiliyor
Demir, bir geleneksel yayın akağaç, manda boynuzu ve büyükbaş hayvanların tendonları (sinir) kullanılarak yaklaşık bir yılda yapılabildiğini belirterek şunları kaydetti:
"Siniri döverseniz, parçalarını benmari usulü kaynatırsanız tutkal olur. Tutkalı hem sinirden elde ediyoruz hem de siniri tarakla tarayarak yayın karın kısmı dediğimiz iç kısmına geçiriyoruz. Manda boynuzunu da dış kısmına geçiriyoruz. Bu işlemler bittikten sonra yayımızın kafalarını yaklaştırıyoruz. En az bir yıl bu şekilde bekliyor. Sonra onu yavaş yavaş ısıtarak yayımızı açıyoruz, bu işlem bir ay devam ediyor. Sonra çilesini takıyor, ayarlarını yapıyoruz ve yay kullanıma hazır hale geliyor. Manda boynuzunun yapı itibarıyla hem elastik bir özelliği var hem de boyu uzun. Çabuk kendini toparlayabiliyor, iç kısmında da sinir olduğu için yayın oka aktardığı enerji daha fazla oluyor. Bir insan kasını düşünün, kasılıyor ve kendini geri toplayabiliyor. Kas yapısı ona müsait. Siz de bunu alıp yayın iç kısmına vurduğunuzda aynı refleksi yayın iç kısmında gösteriyor."
Geleneksel Türk yayının diğer yaylardan farklı olduğunu anlatan Demir, Türk yayının özellikle at üstünde kullanımının, çok daha rahat ve işlevsel olduğunu vurguladı.
Demir, bugüne kadar 30 organik yay ürettiğini, bunlardan üçünün dünya derecesi yaptığını sözlerine ekledi.
Türkoğlu Avasım Geleneksel Okçuluk Derneği Başkanı Talip Polat da halkın okçuluğa büyük ilgi gösterdiğini belirtti.
Üst üste şampiyonluklar kazandıklarını anlatan Polat, "Çocuklarımızın gözleri ışıldıyor okçuyu, oku ve yayı gördüğü zaman. Bu da bizim hoşumuza gidiyor tabii. Bizim kulübümüz de son zamanlarda dünya çapında başarılar aldı. 10. ve 11. Fetih Kupası menzil şampiyonu bizden. 5. Etno Kültür Festivali şampiyonu bizden. Ayrıca bir de İslam Oyunları Olimpiyat şampiyonu bizim kulübümüzden." ifadelerini kullandı.