Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Fatih Karakaya, tip 2 diyabet, yüksek kolesterol, alkol tüketimi ve karaciğer yağlanmasının siroz ile kanserin başlıca nedenleri arasında yer aldığını söyledi.

Dünya genelinde hızla artan karaciğer yağlanması, modern yaşam tarzının bir sonucu olarak toplum sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.
Kötü beslenme alışkanlıkları, sedanter yaşam tarzı ve bazı hastalıklar nedeniyle oluşabilen karaciğer yağlanması basit düzeyde kalabildiği gibi, yapılan çalışmalarda sirozun da en sık nedeni olarak gösteriliyor.

Karaciğer yağlanmasının çoğu zaman belirti vermediğini söyleyen Medicana International Ankara Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Fatih Karakaya, bu durumun karaciğer kanseri ve metabolik sendromla ilişkili olarak kalp damar hastalıkları ve diğer kanserlerin riskini de artırdığını vurguladı.

Risk yağlanmanın düzeyine göre değişir

Karaciğer yağlanmasının, karaciğerde olması gerekenden daha fazla miktarda yağ birikimi olarak tanımlandığını kaydeden Doç. Dr. Muhammed Fatih Karakaya, “Her karaciğer yağlanması hastası aynı risk grubunda bulunmaz. Basit yağlanma dediğimiz grupta karaciğer büyümesi varken, ilerleyen süreçte biriken yağın karaciğer hücrelerinde oluşturduğu inflamasyon (steatohepatit) ve hasara bağlı siroz da gelişebilmektedir” ifadesini kullandı.

Kötü beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı yağlanmayı artırıyor

Karaciğer yağlanmasının aslında fazla kilonun ve yağın karaciğerdeki yansıması olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Muhammed Fatih Karakaya, bu durumun sebeplerini şu şekilde açıkladı:

“Nedenler arasında alkol önemli bir faktör olmakla birlikte alkol dışı karaciğer yağlanması çok daha fazla izlenmektedir. Alkol dışı karaciğer yağlanması olan hastalarda çoğunlukla; yanlış beslenme, insülin direnci, obezite ve trigliserit yüksekliği görülmektedir. Bu çok sayıda hastalık çağımızın maalesef önemli bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkmakta ve ‘metabolik sendrom’ olarak adlandırılmaktadır. Alkol dışı karaciğer yağlanması olan hastalarda bir diğer önemli problem ise hareketsiz ve sedanter yaşam tarzıdır. Karaciğer yağlanmasında yanlış beslenmeyi biraz açacak olursak, karbonhidrattan zengin beslenme, şekerli ve işlenmiş gıdalar karaciğer yağlanması gelişimine neden olmaktadır. Nadiren karaciğer yağlanmasının sebepleri ise; tiroid hastalıkları, ilaçlar, genetik hastalıklar ve uzun süreli açlık ve buna bağlı gelişen hızlı kilo kayıpları olabilmektedir.”

Karaciğer yağlanması belirti vermeden ilerler

Karaciğer yağlanmasının çoğu zaman belirti vermediğini ifade eden Dr. Karakaya, genellikle başka bir sebeple yapılan kan tetkikleri ve ultrasonografi ile tespit edildiğini kaydederken, bazı hastalarda sağ üst kadranda dolgunluk hissi ve ağrı, yorgunluk, halsizlik, kaşıntı ve efor kapasitesinde azalma gibi belirtilerin ortaya çıkabileceğini belirtti. Karakaya, ilerlemiş vakalarda siroz bulgularının da görülebileceğini sözlerine ekledi.

Sirozun en önemli nedeni

Karaciğer yağlanmasının yıllar içinde karaciğer sirozuna sebep olabilecek hepatit tablosu geliştirebileceğini belirten Karakaya, viral hepatitlerin etkin tedavisiyle birlikte, karaciğer yağlanmasının sirozun en sık görülen nedeni haline geldiğini ifade etti. Karakaya, ayrıca, karaciğer kanseri ve metabolik sendromla ilişkili olarak kalp damar hastalıkları ve diğer kanserlerin riskinin de artırdığını vurguladı.

Alkol kullanımı bırakılmalı, sağlıklı yaşam tarzı benimsenmeli

Karaciğer yağlanmasının tedavisinde temel ilkenin alkolün bırakılması ve fazla kiloların verilmesi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Karakaya, konuşmasına şöyle devam etti:

“Karaciğer yağlanması ile sıklıkla birlikte görülebilen şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliği tedavi edilerek kontrol altında tutulmalıdır. Karaciğer yağlanmasının ve dahi metabolik sendromun tedavisinin temelinde fazla kiloların verilmesi bulunmaktadır. Bunun için önerilen özellikle karbonhidrattan fakir beslenme ve basit şeker ihtiva eden gıdalardan uzak durulmasıdır. Beraberinde haftada en az 5 gün süre ile günde en az 30 dakika egzersiz önerilmektedir. Kilo vermek için yaşam tarzı değişikliği gerekmektedir ancak bunun yanında endoskopik yöntemler ile etkin kilo kaybı sağlanarak karaciğer yağlanmasında iyileşme görmekteyiz.

Karaciğer yağlanmasının tedavisi için tüm dünyada birçok ilaç ve molekül ile çalışma yapılmaktadır. Ancak birçok ilacın gerçek yaşam verileri yağlanmada istenilen etkiyi gösterememektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde FDA tarafında yeni onaylanan resmetirom içerikli tedavisi hem karaciğerdeki yağlanmada gerilemeye hem de karaciğerde yağlanmaya bağlı oluşan hasarlanmada(fibroziste) iyileşme sağlamaktadır. Ülkemizde halihazırda bu tedavi şu an için bulunmasa da gelecek süreçte bu tedavinin ülkemizde de uygulanabileceği öngörülmektedir.”


 

Kaynak: HABER MERKEZİ