Geçtiğimiz ay Bolu Kartalkaya'da meydana gelen trajik yangın, 78 kişinin hayatını kaybetmesine ve 51 kişinin yaralanmasına neden oldu. Bu elim olay, yangın güvenliği ve risk yönetimi konularındaki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi. Peki, eğer bu tesis kurumsal bir sahiplik altında olsaydı, bu felaket önlenebilir miydi?
Bu sorunun yanıtını ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) risk yönetimi, HSSEQ (Sağlık, Güvenlik, Çevre ve Kalite) rehberleri ve kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde değerlendirelim.
ESG ve Risk Yönetimi
ESG prensipleri; çevresel, sosyal ve yönetişim risklerini kapsayan bütünsel bir yaklaşımı temsil eder. Bu kapsamda, otelde yangın algılama ve söndürme sistemlerinin düzenli olarak kontrol edilmesi ve güncellenmesi gerekirdi. Diğer yandan, bu sistemlerin her an etkin bir şekilde çalışabilir durumda olduğundan emin olunması, insan hayatını koruma noktasında kritik bir önlem olarak öne çıkabilirdi.
HSSEQ Rehberleri: Standartların Önemi
HSSEQ rehberleri, bir tesisin sağlık, güvenlik, çevre ve kalite standartlarını belirleyen kapsamlı bir çerçeve sunar. Bu rehberlere uygun olarak; yangın merdivenlerinin yönetmeliklere uygunluğu, alarm ve duman algılama sistemlerinin düzenli bakımı gibi önlemler sıkı bir şekilde denetlenebilirdi. Benzer şekilde, otel personeline yangın ve diğer acil durum senaryoları konusunda düzenli eğitimler verilerek bu tür durumlara karşı hazırlıklı olmaları sağlanabilirdi.
Kurumsal Yönetim ve Bağımsız Denetim
Kurumsal sahiplik, yangın güvenliği önlemlerinin yalnızca işletme sahibinin inisiyatifine bırakılmasını engeller. Kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda, bu önlemler bağımsız denetim firmaları tarafından düzenli olarak denetlenerek, tesisin güvenlik standartlarına uyumu garanti altına alınabilirdi. Bu tür denetimler, sadece uyumluluğu sağlamakla kalmaz, aynı zamanda potansiyel risklerin erken tespit edilmesine de olanak tanır.
Yetki Çatışmaları ve Hükümet Denetimlerinin Eksikliği
Türkiye'deki yangın güvenliği yönetmelikleri, teoride kapsamlı bir çerçeve sunsa da uygulama ve denetim süreçlerinde eksikliklerle karşılaşılmaktadır. Kurumsal sahiplik altında, bağımsız denetim süreçleri devreye girerek, hükümet denetimlerine olan bağımlılık azaltılabilirdi. Bu sayede, bölgesel ve ulusal otoriteler arasındaki yetki çatışmaları minimize edilebilir, daha etkin bir risk yönetimi sürecinin önü açılabilirdi.
Profesyonel Risk Yönetimi
Profesyonel risk yönetimi, yalnızca bilgi veya motivasyon eksikliği olan durumlarda değil, önleyici tedbirlerin sistematik bir şekilde hayata geçirilmesinde de hayati bir rol oynar. Kurumsal sahiplik ile birleştirildiğinde, bu sistem yangın güvenliği önlemlerinin daha etkin bir şekilde uygulanmasını sağlar ve olası felaketlerin önüne geçerek insan hayatını koruyabilir.
ESG Uyumlu Projelerin Finansmanı ve Müşteri Avantajları
ESG uyumlu projeler, yalnızca sürdürülebilirlik hedefleri açısından değil, aynı zamanda finansal açıdan da avantajlar sunar. Yeşil finansman seçenekleri ve vergi teşvikleri, bu tür projelerin maliyetlerini düşürürken, çevreye duyarlı müşteriler tarafından daha fazla tercih edilmesini sağlar. Bu da ESG uyumlu projelerin uzun vadede daha yüksek kira primleri, düşük boşluk oranları ve artan müşteri sadakati ile sonuçlanabileceği anlamına gelir.
Ders Almak ve Geleceği Şekillendirmek
Bolu Grand Kartal Otelindeki yangın, kurumsal sahiplik ve önleyici tedbirlerin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Eğer ESG risk yönetimi, HSSEQ rehberleri ve kurumsal yönetim ilkeleri etkin bir şekilde uygulanmış olsaydı, bu felaketin önüne geçilmesi mümkün olabilirdi. Unutmayalım ki insan hayatını koruma sorumluluğu, ancak güçlü yönetim anlayışı ve sistematik denetim süreçleriyle yerine getirilebilir.