Depresiflik, ilgi-istekte azalma, iştah ve uykuda değişkenlik, yorgunluk, suçluluk, değersizlik hissi, konsantrasyon güçlüğü hatta intihara eğilim...

Bu ve benzeri belirtilerden en az 5'ine 15 gün süreyle sahip olmak depresyonda olduğunuza işaret edebiliyor. Peki, bu belirtiler sadece yetişkinlerde mi görülüyor? Çocuklar da depresyondan etkilenebilir mi? Yapılan çalışmalar depresyonun ilk belirtilerinin 7 yaşın altına kadar indiğini gösteriyor. Çocukluk çağı depresyonu, ergenlikte ise daha tehlikeli belirtilerle ortaya çıkabiliyor.

Peki, çocukluk çağı depresyonunun erişkin depresyonundan farkı ne?
Ebeveynler hangi belirtilere dikkat etmeli?
Ergenlikte depresyon neden tehlikeli?

Bu soruları Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Nermin Kilit'e yönelttik.

Okul öncesinde de görülüyor...

Psikiyatri Uzmanı Nermin Kilit 7 yaş altında dahi depresyonun görülebildiğini dile getirerek, çocuk ve ergenlerdeki etkisini şöyle tanımlıyor:

"Çocuk ve ergenlik dönemi depresyonu (ÇED), sık, tekrarlayıcı ve kronik bir seyir izleyebilen, ciddi morbidite ve mortaliteye sebep olabilen bir bozukluktur. 7 yaşın altındaki çocuklarda sözel kısıtlılık nedeniyle tanı koymak zordur. Beden diline ve yüz ifadesine dikkat edilmeli, aileden ve okuldan ayrıntılı bilgi alınmalıdır."

Erken çocukluk döneminde depresyon bir takım belirtilerle kendini ele veriyor. Uyku bozuklukları, iştahsızlık, okul başarısındaki düşüş, karın ve baş ağrısı bu belirtilerden sadece bazıları. Nermin Kilit, depresyondaki çocukların kendini olumsuz ifadelerle tanımladığına da dikkat etmek gerektiğini söylüyor. "Ben aptalım, kötüyüm, cahilim, kimse beni sevmiyor" benzeri ifadeleri örnek olarak veriyor.

"Bu çocuklarda kayıtsızlık, geri çekilme, ağlamaklı olma, yemeği reddetme ve uyku bozuklukları ortaya çıkar. Hareketlerde yavaşlama, monoton ses tonu, umutsuz ve çaresiz davranış söz konusudur. En sevdikleri okul dışı etkinliklere bile katılmada isteksizlik gösterebilirler. Somatik belirtiler sıktır, en sık olanlar da karın ve baş ağrısıdır. Altı yaş öncesi çocuklarda temel tedavi oyun terapisidir. İlaç tedavisi çok zorunlu değilse önerilmemektedir. "

Okul, depresyonun etkilerini azaltabilir

Okul çocuktaki depresyon sürecinin izlenmesi ve tedavisi açısından önemli bir rol oynuyor. Kilit, aile ve okulun iş birliği içerisinde olması gerektiğini söylüyor.

"Çocuğun okula başlamasıyla birlikte kendini ifade gücü artar. Ayrıca okul çocuğun işlevselliği hakkında bilgi toplayabilmek için bir başka kaynaktır. Okul dönemindeki çocukla görüşme yapılabilir ve duygu ve davranışları ile ilgili ayrıntılı bilgi alınabilir. Sıklıkla çocuklar anne-babalarının farkında olmadığı üzüntü, öz kıyım düşünceleri ve uyku bozukluklarından söz edebilirler. Ebeveyne huysuzluk, sızlanma, ilgi kaybı gibi davranış değişiklikleri hakkında bilgi verebilir. Ayrıca belirtilerin süresini de ebeveynler daha iyi bilebilir. Bu nedenle hem çocuktan hem de ebeveynden bilgi almak gerekir."

Depresyonun ortaya çıkma ve kendine zarar verme riski ergenlikte artıyor

Ergenler, içinde bulundukları dönem itibarıyla; duygu, düşünce ve ilişkilerinde ani değişiklikler yaşayabiliyor. Depresyondaki ergenler ise bu değişiklikleri akranlarına göre daha da hızlı yaşıyor.

Yapılan araştırmalar ergenlikte depresyon ortaya çıkma riskinin yüksek olduğunu gösteriyor. Psikiyatri Uzmanı Nermin Kilit bu noktada, ergenlerdeki depresyonun çocuklardakinden daha tehlikeli olduğuna vurgu yapıyor.

"Ergenler yetişkinlere benzer şekilde sosyal geri çekilme, ilgi ve etkinlikte azalma, arkadaş ilişkilerinde bozulma, okul başarısında düşme, okul ve evden kaçma, madde ve alkol kullanma eğilimi ile intihar düşünce ve girişimleri şeklinde depresyon belirtileri gösterebilirler. Geç çocuklukta depresyon daha çok düşük öz güven ile birliktedir. Çocuk kendisi ile ilgili hayal kırıklığı, apati, irritabilite ve konsantrasyon güçlüğünden söz eder. Kendini tehlikeye sokacak davranış girişimleri de olabilir."

Kaynak: Haber Merkezi