Afşin Kültür ve Sanat Derneği

İNSANIN İNŞASINDA YENİ DÖNEM

                                                                                                                      SARPER SAN

Büyük felaketten sonra, insana huzur veren rahatlatan gülümseten haberlerden biri oldu, Afşin Kültür ve Sanat Derneği’nin kuruluşu ve faaliyetlerine başlaması.

İnsanın var olma nedenlerine ve insanın sahip olduğu değer ve endişelerine dönük bir eylemdi bu.

Sadece kurulması, kuruluşunun ilan edilmesi bile, felaketlere karşı “biz buradayız” demek anlamına geliyordu.

Madem hayır ve şerrin kaynağı aynıydı ve madem iyilik ve kötülük biz insanlar içindi, o halde kendi hatalarımız ve ihmallerimizin de sebep olduğu bu büyük felaket karşısında sessiz mi kalınacaktı?

Acılar yüreklere nakşedilecek, hatıralar sonsuzluk çerçevesinde saklanacak, yaralar sarılacak, yıkılan evler, binalar yapılacaktı.

Evler… Hayatiydi, vazgeçilmezdi. Evler yaşam demekti.

Ama yaralar sadece evlerin inşası ile sarılmıyordu. O evlere yürekleri kırık, hayata küsmüş bir parçasını kaybetmiş olarak girecek “insanın” da inşası gerekiyordu.

Bunu da yapacak olan bizdik. İnsanlardı.

Bir yandan çimento, kum, tuğla vb ile evler yapılırken diğer taraftan da insanın yeniden inşası için Afşin Kültür ve Sanat Derneği kuruluyordu.  İnsanı insan yapacak eylem ise; onu ayağa kaldıracak, kafasını dik tutacak ve sorumluluğunu uyandırarak benzer felaketlere yol açacak ihmal ve tedbirsizliklere dur diyecek unsurlar bütünüydü.

Bu bütünlük de “kültür ve sanat” olarak tanımlanıyordu.

Afşin Kültür ve Sanat Derneği’ni bundan dolayı sevdim. Selçuk Kösebalaban ve arkadaşlarını bu nedenle alkışladım.

Yüreklere, vicdanlara kültür ve sanat harcı koyacak bu dernek, 6 Şubat büyük felaketinden sonra, en önemli işlerden birini üstleniyordu. Adım adım faaliyetlerini izlemeye başladık. Zor iştir kültür işi. Bir tarafında inancın değerleri, diğer tarafta ise yozlaşmış cilalı sahte değerler yer alır. İnsan ise bunu tam ortasındadır.

Struga Şiir Akşamları Festivalini hatırladım. Bugün Makedonya’da bulunan bir kasaba olan Struga’da 1966’ dan beri düzenlenen bu festival bir prestij ve değerler bütününe dönüştü. Afşin neden böyle olmasın? 

Ama burada bir hakikati vurgulamak gerekiyor. Selçuk Kösebalaban’ın yetenek ve birikimi aileden gelmekte. Bir kültür ve sanat adamı babanın, sanatçı ve hukukçu bir ağabeyin, yurt dışında başarıdan başarıya koşan akademisyen bir başka abinin ve rahmetle andığımız, ailenin en iyimser en yorulmaz ve yılmaz üçüncü abinin kardeşi olan Selçuk Kösebalaban ve her biri ayrı değer ve özellikteki saygıdeğer arkadaşlarının kurduğu bu dernekle sadece Afşin’de değil, bütün o coğrafya ve ülkemiz için çok önemli ve kalıcı adımlar atılacaktır.

1-127

(Abdullah Kösebalaban özel koleksiyonundan kendi el yazısı ile Yahya Kemal’in Endülüste Raks şiiri)

“Selçuk Kösebalaban’ın babası ( Allah rahmet eylesin) bir kültür ve sanat adamıydı. Mesleği yayıncılık ve matbaacılıktı. Edebiyat ve şiiri öylesine seviyordu ki, Yahya Kemal ve diğer Türk şairlerinden oluşan el yazısı ile bir Şiir Defteri hazırlamıştı.”