Pınarın başında bir güzel gördüm
Usulca eğildim adını sordum
Kirpiğin üstünde kâküle daldım
Kaşının altından bakarken gördüm
Adı nazlıcandır ağa kızıdır
Bütün güzellerin özden özüdür
Alev sarmış gibi yanan közüdür
Gönlüme çırayı yakarken gördüm
Denize benziyor mavi gözleri
Yaylaya göçüyor temmuz yazları
Neden nazlı olur ağa kızları
Şu deli gönlümü yıkarken gördüm
Tane tane konuşuyor dilleri
Kapının önünde gonca gülleri
Narin ayakları , beyaz elleri
Yavru ceylan gibi sekerken gördüm
Değmemiş tenine yabancı eli
Rüzgara bırakmış saçının teli
Bülbülün figânı bir sevda seli
Bülbül gibi ötüp, şakarken gördüm
Bir selam ver ,dil ucuyla olmasın
Öyle gülümse ki güller solmasın
Bana hayır deme eller gülmesin
Eliyle elimi, sıkarken gördüm
Suya gelmiş, su testisi elinde
Şalı düşmüş, başaşagı belinde
Lokumlar eritmiş , sanki dilinde
Yoluna gülleri, dikerken gördüm
Yağmura tutuldu köyün güzeli
Yanaklarda iki tane gamzeli
Rüzgarlar savurdu yaprak gazeli
Üstüne şimşekler çakarken gördüm
İncecik beline kollarım sarsam
Okşayıp saçların belikler örsem
Bir ömür boyunca yanında dursam
Gönlünden gönlüme, akarken gördüm
Hüseyin Kara'yım, haberin aldım
Duydum evlenmişsin , şaşırıp kaldım
Kaybettim gündüzüm geceye daldım
Parmağına yüzük takarken gördüm
HÜSEYİN KARA
07 01 2024 PAZAR
Bir pazar sabahı