Aşağıda kaleme aldığım şiir bile denilmeyecek olan manzum ifadeler, memleketim olan Afşin’in tarih ve kültürüne ilişkin on yıldır yaptığım araştırma ve çalışmaların arasından değerli hemşerilerimle paylaşmayı uygun bulduğum düşünce ürünleridir. Çalışmalarımdan bazıları KSU (Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin kayda değer çabası olarak gördüğüm Kahramanmaraş Ansiklopedisinin A maddesinde yayımlandı. Yaptığım çalışmaların popüler olanlarını Yeşil Afşin Gazetesindeki köşe yazılarımda parçalar halinde değerli hemşerilerim ve değerli Afşin ve Yöresi severleriyle paylaşıyorum. Bu bağlamda ilçemiz Afşin’in, tarihi süreç içinde geçirdiği isim değişikliklerini ve yaşadığı bazı serüvenleri betimleyen manzum yazıyı paylaşıyorum.
Afşin’in İsim Ataları
Tarih sahnesine miladi 8. asırda çıkan Arabissos
Asuriler, Hellenler, Romalılar ve evlad-ı Seleukos
Yaşadığı nice sürgün ve iskanlarla insanın savruluşunu
Bağrında yaptığı nice kanlı muharebelerin ateşini
Yeşil ovasında söndürüp 7. asra kadar görkemini sürdürdü.
Nice kral, vali ve kumandanları kadîm toprağına gömdü
Dayandı Arabissos, tarihin zorlu akınlarına yıllarca
Kervan ve savaşçıların dirençle kahrını çekip uzunca
Meydan okudu zamanla kalsa da bir kararda, iki arada
Kral ve ticaret yollarının o müstahkem kavşağında
Ashab-ı Kehf’i Mağaraya kapatmasıyla anıldı Decius
Bu yüzden yörede, Efsus’un lakabı kalakaldı Takyanus
Tanrılığa soyunan Arabissos’un Dakyanuslarıydı
Tarihin lanetle andığı Romanın zalim paganlarıydı
Sapkınlıklarıyla çekip gittiler Ashab-ı Kehf diyarından
Tarihin unutulmaz kalesiyle maruf Arabissos kentiden
Ne koruyabildi geçmişini, ne de hesaplayabildi yaşını
Sanki kocayan tarihe yasladı Arabissos o kadîm başını
Arabissos, Kapadokya Eyaletinin Kataonia vilayetinin merkeziydi
Bizans’ın, ezeli hasmı Sasanilere karşı askeri garnizon kentiydi
Arabisos’lu İmparator Mavricus mermer sütunlarla bezedi kenti
Fakat deprem Piskopos Eudoxios’un doğduğu kenti yerle bir etti
Arabissos’u Yakubilerin İslâm ordularına anlamsız inadı
Altıyüzkırküçte adaletiyle ünlenen Halife Ömer’e yıktırdı
El değiştirip durdu İslamlarla Bizanslılar arasında Arabissos
Bizans kadîmen Arabissos dedi, Müslümanlarsa cedidan Efsus
İnatla direndi, İslam yurdu olsa da Anadolu’da her yöre
Sonra küçüle küçüle, ancak döndü binüçyüzlerde Tevhid’e
En görkemli dönemini Bizans devrinde yaşadı Arabissos
Hilal salip mücadelesi sonunda oldu adı nihayet Efsus
Efsus isimli mamur bir köy kuruldu yıkık surların dibinde
Konya’ya giden Halepli elçi İbn Adim’in yolu üzerinde
İbn-el Adîm'in zikrettiği Ashab-ı Kehf’deki ribat, ve kervansarayı
Maraş Valisi Nusretüddin Hasan I. İzzeddin Keykâvus adına yaptırdı
Görkemli Arabissos’un kuşatmalarla dağılan, o sur taşlarını
Devbaba deveyle taşıyarak ördü Ashab-ı Kehfin duvarlarını
Ashab-ı Kehf Ribatı’ndaki Tekkenin idaresi Kadirî şeyhine ait bulunuyordu.
Fakat her tarikatin çile odaları dervişlerle Bektaş Veli ile dolup taşıyordu
Ashabı Kehfin odalarında Hacı Bektaş Veli de çile dolduruyordu
Beşer evresini aşıp, kamil insan olmanın adabı, usulü öğretiliyordu
Efsus karye diye anılırdı, Cahan Bölgesi’nde Selçukilerde
Ancak, sadece ismi köydü, ruhuyla bir engin kentti yörede
Karye-i Efsus idi adı, ama bedesteni, medresesi vardı
Suyu sertti Binboğa’dan ötürü, ama yörede namı, halimdi
Değildi dik başlı halkı, ama dik duruşluydu insanı
Burada her zaman sürdürüldü kent adabı, irfanı
Yörede Binboğa ve Berit’in beslediği Efsuslular yaşardı
Kışları Efsus’a iner, yazları Berit’e ve Binboğa’ya çıkardı
Yılların ihmaline direnip 1846’de nahiye olarak tekrar dirildi
1910’da belediyelik oldu, 1944’te yeni ilçeye Afşin denildi.
Eski Arabisos’a Şiirler
1.Arabisos’tan Afşin’e
Asırların o dirençli ve büyük kenti Arabisos
Oldu binüçyüzlerde yıkıntıların arasında Efsus
Bitip tükenmez harplere ve depremlere karşın
Ashab-ı Kehf’indeki Yedi Güzel isimle yaşarsın
Ömer’e inadın yüzünden yavaş yavaş çürüdün
Osmanlıda küçülüp Cumhuriyette büyüdün
Binsekizyüzkırkaltıda olmuştun nahiye
Bindokuzyüzonda Efsus adında belediye
Bindokuzyüzkırkdörtte Afşin adıyla ilçe
İkibin yirmidörtte kent olursun böylece.
2.Bekler
Arabisos’un Kehfi Efsus’un san’atıyla bezenmiş
Bizim asarımız mübalağasız pek de güzelmiş
Vakıflar, asarı atikayı özgünce onarmış yer yer
Çünkü ol mirasın bekçisi, Afşin’li onu bekler.
3.Afşin’in Tarihte Aldığı İsimler
Hitit’te Arpsu oldun, Arabisos olarak dikildin II. Sargon’a
Yenerek, İskender’in Kapadokya satrap’ı Evmenes’i
İsmini İpsos yaptı İskenderin komutalarından Antigon senin
Kendi adına İpsos’ta sikke kestiren Romalı komutan Antuan
İpsos’u değiştirip tekrar eski adını vererek yaptı Arabisos,
Yedi Güzel İnsana, bu kentte yaptı zulmü, Dekyus
Bizans kutsadı bu yedi güzel gencin o pâk ruhlarını
Müslümanlar yaptı, onların kutsal hücresinin imarını
Efsus adını alarak en büyük itibarı Selçuk ve Osmanlı’da gördü
Ashab-ı Kehf Külliyesi halkımıza erdemli bir irfan verdi
Zamanın kahrediciliği ile yıkılmak üzereyken asar-ı atikan Cumhuriyet el attı
Tarihin o kadîm kenti Efsus’u Afşin adıyla ilçe yapıp yeniden ihya etti.
Dipnotlar
1.Antakya Piskoposlarından Eudoxios ile İmparator Maurice’nin (582-602) Arabissos (Efsus) ta doğmaları ve Aziz Krisostomos’un burada yaşaması şehrin ehemmiyetini açıkça ortaya koyar. İskenderin komutalarından Antigon Afşin’in o zaman (320’li yıllar) Arabissos olan ismini İpsos yaptı. Romalı komutan Antuan
İpsos’u değiştirip tekrar eski adını vererek Arabisos yaptı (310’lu yıllar) (Sümer, Eshab-ı Kehf, TTAV Yayınları, 1989, s. 4).
2. Müslümanların Anadolu seferlerine gelince; Belazurî’ye göre, Anadolu’ya ilk Müslüman akını, Hz. Ömer döneminde (21/641-642) yılında Umeyr b. Sa’d tarafından Gassani Emiri Cebele b. Eyhem’i geri çevirmek maksadıyla yapılmıştır. Ancak bu mümkün olmamıştır.[1] İbnü’l Esîr’e göre, (22/642-643) yılında Muaviye, bizzat kumanda ettiği, bir Anadolu seferi yapar. Bizanslılar da bu sefere karşılık verirler.[1] Muhammed b. Sirin Efsus şehrinin, Halife Ömer zamanında Şimali Suriye Emiri tarafından tahrip edildiğini söyler. Abbasilerin ilk devirlerinde Müslümanların Bizans'a yapmış oldukları sefer ve gazaların tarihini yazmış olan Muhammed b. A’iz de aynı malumatı verir (M. Halil Yinanç, İslâm Ansiklopedisi, Elbistan Mad., s. 223).
3. Haleb Eyyubi Devleti Veziri tarihçi Kemâleddin İbnü’l-Adîm[1] (--- - 660/1262),[1] 1237 ve 1238 yıllarında iki defa Kayseri’ye, Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev nezdine, elçilik ve vazifesi ile gönderilmiş ve bu seyahatlerinde Elbistan’dan geçmiş ve Efsus’a uğramış ve bize her iki kasaba hakkında malumat vermiştir. Adı geçen tarihçi Arabisus veya Arabsus adıyla andığı bu şehrin harap bir halde olduğunu, surlarının enkazının ve duvarlarının bir kısmının mevcut bulunduğunu, harap şehir yerinde bir mamur köy[1] mevcut olduğunu ve şehrin iç kalesinin de büyük bir höyük halinde bulunduğunu yazmaktadır. İbnü’l-Adîm, Eshab-ı Kehf mağarasını iyice tarif ettikten sonra, bu mağaranın etrafına Maraş valisinin büyük binalar yaptırmış olduğunu ve ziyaretçiler için vakıflar te'sis ettiğini zikretmektedir. (Yinanç, İ.A., Elbistan mad. s. 226).
4. Yinanç, İ.A., Elbistan mad. s. 226-227.
5. Yinanç, Maraş, İA, Elbistan mad., s. 226-227, Refet Yinanç, Eshab-ı Kehf Vakıfları, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıflar Dergisi, Cilt 2, Ank., 1988, s. 312.
6. MÖ: (722-705) 8. asırda bölgemize Asur Kralı II. Sargon’un iktidarı döneminde Tabal Ülkesi denilmekteydi. “Muhtemelen Asur ile herhangi bir sorun yaşamadan Hulli’nin krallığı sona ermiş ve yerine oğlu Ambaris geçmiştir. Bu şekilde Tabal’a eski statüsünü yeniden kazandıran II. Sargon, sürgün edilen halkın geriye iadesini de sağlamıştır. Ambaris’i kızı Ahat-abisa ile evlendirmiş ve kızın çeyizi olarak da Hilakku (Çukurova/Kilikya) ’yu vermiştir. Çünkü Sargon yedinci saltanat yılı olaylarından söz ederken, Tabal Kralı Ambaris’i krallık tahtına oturttuğunu ve Hilakku ülkesiyle birlikte kızını ona verdiğini anlatmaktadır (Naster, 1938: 41; Luckenbill, 1968: II 24).
7. Arabissos’un en canlı dönemlerinin Roma-Bizans çağları olmuştur. Bizanslılar döneminde,Afşin-Elbistan ovasında eski zamanlardan beri her bakımdan önemli dört yerleşim merkezi vardı: Afşin (Arabissos, Efsûs, Yarpuz), Elbistan (Plasta), Hurman (Aromane, Rumman), ve Arıtaş (Hunu, Honion) Dini bakımdan önemli olan şehir Afşin idi. Antakya Piskoposlarından Eudoxios ile İmparator Maurice’nin (582-602) Arabissos (Efsus) ta doğmaları ve Aziz Krisostomos’un burada yaşaması şehrin ehemmiyetini açıkça ortaya koyar.
Maurice tarafından idare edildiği zamanda Arabissos, en parlak devrini yaşamıştır. 584-585 yılında vukû bulan korkunç yer sarsıntısı şehre telafisi imkansız zararlar vermiş olsa da uzun asırlar yörenin merkezi olmak vasfını da korumuştur. Halife Hz. Ömer devrinde 643’te Müslümanların hücumuna uğrayan Arabissos’un bir ören haline geldiği bildiriliyor. Fakat bu felaketlere rağmen Afşin varlığını sürdürmüştür. Şehrin asıl talihsizliği Müslümanların Orta Anadolu’ya yaptıkları seferlerin yolu üzerinde bulunması idi. O zamanlar Afşin yöresine gitmek için en sık kullanılan yol Hades (şimdiki Pazarcık'a bağlı Göynük (köy)`ten pek sarp dağların içinden gidilip Afşin’e yakın yerdeki Akçaderbent (şimdiki Derbent köyünün bulunduğu yer) geçilerek ovaya ulaşılan yol idi. Yol bu vasfını Osmanlı Devrine kadar devam ettirmiş ve bu devirden itibaren Ordular ve hatta büyük kervanlarca kullanılmaz olmuştur. (Sümer, Eshab-ı Kehf, s. 4-5).