Değerli yeşil afşin okurları, Kibirden bahsedeceğim bu yazımda. İnsanoğlunun büyük problemlerinden olan kibirden. Peki kibir nedir? Kendi sesinden başka hiçbir sese kulak vermemektir kibir. Haksız olduğun halde en yüksek senin sesinin çıkıyor olmasıdır. Senin gibi düşünmeyenleri cezalandırmaktır kibir. Basını dahi susturmaktır. Zulme göz yummaktır kibir. Çapulcu diye hor görmektir insanını. Sahi kibir ne tehlikeli şeydir.


    İnsan günaha girmemeli bir hiç yüzünden. Kibire kapılıp şu güzel ayete ters düşmemeli. Nisa suresi 36. ayet der ki; ‘’Şüphesiz ki Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez’’.



   Ricalar, minnetler, istekler geri çevrilmemeli. Yaradılanı yaradandan ötürü sevmeli. Siyasi görüş gözetmeden, ötekileştirmeden sevmeli herkesi. Peygamber efendimiz bir hadisinde şöyle söylemiş; "Kişi kendisini (halktan büyük görüp) uzak tuta tuta cebbarlar arasına kaydedilir de onların başına gelen musibete düçar olur."


 
 En nihayetinde insanız biz. Ne yaratma gücümüz, ne hor görme lüksümüz yok. Kulluğun görevini yerine getiremiyorken kibre yenik düşüp böbürlenmeye, insanı insandan ayırıp kırıp dökmeye gerek yok.



 Nice sultanlar toprak altında şimdi. Ellerinde ne var? Sevapları günahları. Klişe olacak ama bir zaman cihana hükmeden Kanuni Sultan Süleymana bile kalmamış koca dünya, kimseye kalmaz bundan sonra.


 İyisimi bırakalım kibir denen illeti. Kulak verelim söylenenlere. Küçük dağları yaratmadık sonuçta. Yaradana itaat edelim yalnız, yaradılana değil. Lokman suresi 18. ayette yer verildiği gibi; ‘’Hem insanlara karşı kibirlenme ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.’’. Kibire gerek yok.


Şeytana uymayalım. Dilsiz şeytanda olmayalım. Diyor ya hadis ‘’Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’’, ekliyorum ben de naçizane fikrimi, Zulm karşısında susan da dilsiz şeytandır.