Dünya Müslümanlarını kuşatan bir bayram daha yaşanacak. Tam tamına 5 gün sonra. İç içe girmiş hac, bayram, kurban havası esecek yerkürenin üzerinde. Her kıtada ve her ülkede yaşayan Müslümanlar bu bayramı idrak edecekler. İdrak ama ne idrak. Anlamsız bir idrak. Kelimelerin içi boşaltılmış bir kutlamaya dönüştü. Bireyci bir yaklaşıma büründü. Şeklî olmaktan başka bir anlam ifade etmez hale geldi. Ümmet olma şuuru yok edildi. Ümmet, ulus devletlere bölündü. Her ulus devletin insanları diğer ulus devletlerin halkını önemsemez hale geldi. Bu kafa yapısını oluşturan Müslümanlar, başkasının dertleriyle dertlenmeyi unuttular. Aradaki oluşturulan yapay sınırlar, birbirini sevmeyen gerçek sınırlara dönüştü.
Oysa, ümmetin yetimleri hızla çoğalıyordu. Yalnız yetimleri mi? Dulları, öksüzleri, aç ve susuzları, ezilen ve horlananları büyük bir yekûn teşkil ediyor. Sığınmacı olarak yaşayanları kaç ülkenin nüfusundan fazla. İşgal altında yaşayanların nüfusu ise Avrupa’nın nüfusundan fazlasını oluşturuyor. Küresel terörün mimarları Müslümanlara dünyayı cehennem olarak yaşatıyor. Böyle bir hayatı dayatıyor. Müslümanların hayatını sürdürdükleri coğrafyaya kan ve gözyaşı sunuyorlar. Bundan başka bir şey de vadetmiyorlar. Zalimlerin Müslüman ülkeler ve onun halklarına sundukları demokrasinin içinde kan ve gözyaşından başka bir şey de beklenemezdi. Müslüman ülkeler bunu artık anlamalı!
İki milyara yakın Müslüman coğrafyasını kuşatacak bir büyük davranışa ihtiyaç var. Birlik olmak zorundalar. Dertleriyle dertlenen, çözüm üreten bir anlayış İslam’ın özünde mevcut. Gayret sadece özü yakalamaya yönelik olmalı bu öz yaklaşan hacc, bayram, kurban ve diğer kavramların anlamını yeniden kazanmasıyla olur. Hacc; bireysel ibadet olmanın yanında dünya Müslümanlarının yıllık kongreleri olmalıdır. Alimler, devlet adamları, sorunlara özüm üretmek için, sosyal, siyasal ve diğer alanlara ışık tutacak fikirler sunmalılar. Stratejiler ortaya koymalılar. Problemlere çözüm üretmeliler. Dünyanın gidişatına yön verecek kararlar alınmalı. Ne var ki tüm bunlardan yoksun bir anlayışla sadece bireysel bir davranışa ve ibadete dönüştürüldü. Kelimenin içi boşaltıldı. Değeri korunamaz hale geldi. Kulluk bilinci yok edildi. Şekli ibadet anlayışına büründü. Bu ibadette bile ülkelerini, meşreplerini öne çıkaranlar az değil. ,Hacc ibadeti için orada bulunan bir Müslüman elinden gelse diğer Müslümanı Kâbe’ye sokmayacak. Bu kadar kopmuşluk var aramızda, ne kadar acı! Zaten Suud’da bunu yapmıyor mu? Bayram, acılarımızı paylaşmaya yetmez oldu. Bir ümmeti kucaklamaktan uzak hale geldi. Hikmet yetimi haline dönüştü Müslümanlar. Mümin kardeşliğinden eser kalmadı. Gönüller buruk, yürekler paramparça bir bayram yaşanacak. Kimi Müslümanlar bu bayramda da ara vermeden birbirlerini öldürmeye devam edecekler. Hem de ibadet aşkıyla. Ne hazin, ne acı, ne korkunç Yarabbi! Kurban Allah’a yaklaştıran bir eylem. O’na bağlılığın göstergesi. Has kulun yaratıcıya teslimiyeti. İbrahim’i bir gelenek. “ Etinin ve kanının Allah’a ulaşmadığı, takvanın öne çıktığı” bir kurban isteniyor. Allah’a yaklaşmayı amaç edinmeli Müslümanlar. Ete kavuşmayı hedef edinenler, kurbanlık almak için her hile ve desiseye başvuruyorlar. Kurban edeceklerini kurban edemeyenler, Allah’a yakınlıkta kuramıyorlar. Hakketmedikleri için yardımda alamıyorlar. Bunun içindir ki ümmetin o kadar çok yetimi var. şanı, şerefi, namusu, haysiyeti, onuru yerlerde çiğneniyor. Bedeni ve ruhu ayağa kalkamıyor. Adı uluslararası İslam teşkilatı olan kuruluşlar oyuncak hükmünde. Kağıtlarda kalmış yazılardan ibaret. Saltanatının devamı için ülkesini ve halkını Siyonizm’e ve onların temsilcilerine kurban ediyorlar. Yöneticilerinin çoğu zalim ve müstebit. Saraylarında koltuklarına gömülmüş halkına yaptıkları zulümleri seyrediyor. Namaz, oruç, zekat ve diğer kavramlarında içi boşaltılmış. İbadetlerin içi doldurulursa anlam kazanır. Ubudiyet için ibadet edilmelidir. O zaman ümmet yüzüstü sürünmekten kurtulur. Kan ve gözyaşı biraz olsun durur. Ümmet düştüğü bu çukurdan özüne dönerek çıkabilir. Müslümanlara kan ve gözyaşı sunanlar, Müslümanların derdine derman olamazlar, olmazlar.
Vesselam…