Var olmak hayatın her alanında sorumlu olmayı gerekli kılar. Kendimize karşı sorumluluklarımız vardır. Komşularımıza sorumluluğumuz görevlerimiz arasındadır. Ailemize karşı sorumlu olduğumuz herkes tarafından bilinir. Çevremize karşı duyarlı davranarak sorumlu olduğumuzu bilmemiz gerekir. Dünyanın öbür ucunda yaşayan mazlumların durumundan bizim payımıza düşen sorumluluğumuz söz konusudur. Yanı başımızda gelişen olayların hepsinden sorumluyuz. Etrafımızdaki hiçbir olaya ilgisiz kalmamız bizi sorumluluktan kurtarmaz. Bana ne diyemeyiz. Benim ilgi alanıma girmiyor dememiz doğru olmaz. Yapmamız gerekip de yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz. Yaptıklarımızdan hesaba çekileceğimiz gibi.

 Birçok alanda seçici davranış ortaya koyarız. Ne bileyim, pazardan sebze ve meyve alırken, seçici davranırız. Bir gömlek ve ayakkabı alırken de bir takım kriterlerimiz olur. Bir yere göndereceğimiz küçük bir emanetin bile kiminle güvenli ulaşacağına dikkat ederiz. Elden göndereceğimiz küçük bir emanet para için güvenilir biri olmasına dikkat ederiz. Yoksa emanet yerine ulaşmaz, kaygısını taşırız. Günlük yaşantılarımızda bu kadar ayrıntılara dikkat ederken, elbette ki ister sivil toplum örgütlerinin seçimi ister yöneten kurumlara yönetici seçimine çok dikkat etmemiz gerekir. Seçmek istediklerimiz, bizi belli bir süreliğine yönetmek için vekalet alıyorlar. Vermek istediğimiz vekaleti her şeyine güvendiğimiz birine emanet etmek isteriz. Hiçbir şeyine güvenmediğimiz bir tanıdığımıza noterden genel vekaletname verir miyiz? Elbette vermeyiz.

 Birçok sorumluluk alanlarımızın yanı sıra, seçmen olarak kullanacağımız oy verme de bir sorumluluktur. Hislerimiz, öfkelerimiz, kinlerimiz bizi yanlışa yönlendirmesin. Ülkemizi ve bölgemizi öncelikli hesaba katmak zorundayız. Seçmek istediklerimizin geçmişini ve onun ışığında geleceği kestirebilmeliyiz. Bu seçimlerde seçmeye çalıştıklarımız toplumun içinden çıkmış en iyilerimiz olmalıdır. Hiç olmazsa en iyiye yakın olmalıdır. Almak istediği sorumluluğun bilincinde olmalıdır. Dürüst, güvenilir ve şeffaf olmalı. Herkesi kucaklayacak bir anlayışı benimsemeli, çok iyi bir ekiple gelmeli, ortak akıl her zaman devrede olmalı, her yeni gelen, gideni mumla aratmamalı. Çevresindeki yiyicileri, goygoycuları, hortumcuları çabuk tanıyarak tespit etmeli. Etrafındaki küçük oyları maddi çıkara tahvil etmek isteyenleri fark edebilmeli. Buna göre önlemler almalı. Biz de bu böceklerin etraftan temizlenmesinde yardımcı olmalıyız. Seçilir seçilmez bu tiplere mesafe koymalı. Parti rozetini kazandıktan sonra hemen çıkarmalı. Toplumun her kesimine eşit mesafede olmalı. Hem kendi dönemini, hem de kayıp yıllarımızı hizmet olarak bize tekrar kazandırmalı. Seçtiğimiz “Şehrin Emini” bizden, bizde beş yıl sonra ondan razı olmalıyız. Bu yerel seçimlerde elbette imam seçmeyeceğiz. Ama şehrin eminini seçeceğiz.  Seçimlerde isabetli oy kullanmakla çok önemli bir sorumluluğumuzu da yerine getirmiş olacağız.

Vesselam…