Kaygı; bedenin ve zihnin, gerçek veya gerçek dışı durumlara karşı algılanan tehdit ya da tehlike algısıyla oluşan bir durumdur. Kaygı duygusal bir tepkidir. İnsanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları bir duygu olan kaygı, normalde hayatta kalma mekanizmalarımızı harekete geçirmek ve bizi tehlikelerden korumaya yardımcı olurken kaygının aşırı ve sürekli hale gelmesi, psikolojik ve fizyolojik sağlımızı olumsuz yönde etkiler. Herkesin hayatında dönem dönem kaygı seviyesinin arttığı ve bu kaygı durumunun gündelik hayatımızı işlevsiz hale getirdiği zamanlar yaşanmaktadır. Peki kaygının belirtileri nelerdir?
Sürekli endişe ve telaş hali, konsantrasyon güçlüğü, huzursuzluk, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, baş ağrısı, uyku sorunları gibi bir çok psikolojik ve fizyolojik belirtiler eşlik edebilir.
Kaygının hayatımızı fazlasıyla etkilediğini gözlemlerken bu kaygının kişiye nasıl geldiğini, nereden geldiğini yani tam olarak kökenine inerek incelemek gerekir. Kaygının kökenine indiğimizde nelerle karşılaşabiliriz?
Hızlı yaşam temposu, genetik yatkınlık, mükemmeliyetçilik, belirsizlik, aile içi ilişkiler, sosyal medya ve bilgi kirliliği gibi birçok etken sebep olarak gösterilebilir.
Kaygı seviyesi yüksek insanlar hayatlarına daha sağlıklı bir şekilde devam edebilmeleri için ne yapabilirler?
Öncelikle kaygı artık kişiye zarar veriyorsa psikolojik sağlamlığını arttırmak ve bilinçli düşünme becerisi için profesyonel yardıma başvurulabilir. Fiziksel egzersizler yapılabilir, sanat ve kültürel alanda çalışmalara katılarak zihin rahatlatabilir.
Kaygı, yaşamın bir gerçeği olsa da, yönetilebilir bir durumdur. Hayatımızda yapacağımız değişikliklerle kaygı seviyemizi azaltabiliriz ve böylelikle daha rahat bir hayat sürebiliriz. Unutmayın, kaygı ile çalışırken yalnız değilsiniz…