Bir toplum yok olmak üzere. Hem bedenen, hem de ruhen çöküntüye sürüklenen bir nesil oluşuyor. Fert fert yok oluşlar, yok olmaya yüz tutmuş cemiyeti meydana getiriyor. Bumerang gibi cemiyet, tekrar dönüp bireyleri yok ediyor.
 
Ülkemizde devasa hastane binaları yapılıyor. Her büyük hastanenin içi tıklım tıklım hasta dolu. Büyük küçük, genç yaşlı, herkesim hastalıkla boğuşuyor. Hastalar buralarda çare arıyorlar. O kadar hasta var ki herkesi hasta sanıyorsunuz. Hasta sayısının bilmem kaç katı ise hastalık çeşidi bulunuyor. Hastanelerde, hastaların içinde adı duyulmayan hastalıklar ortaya çıkıyor.
 
Kimyası bozulmuş gıdalar, yanlış beslenme alışkanlıkları, zararlı alışkanlıklar, sayabileceğimiz ilk akla gelenler. Gıdaların kimyasını bozanlar, dolayısıyla bu gıdaları alanlarında kimyasını bozuyorlar. Kimyası bozulan insanlar, elbette ki çare aramak için hastaneleri dolduruyorlar. Hastalıklı bir toplum ortaya çıkıyor. Vücuda zarar veren gıdalar, piyasaya sürülmeye devam ettikçe hastaneler de dolup taşmaya devam edeceğe benziyor. Sorun, köklü çözüm üretmekle bertaraf edilebilir. Zararlı alışkanlıklar için radikal önlemler almakla mümkün olur. Yanlış beslenme alışkanlığı ve diğer sıkıntıların önüne ciddi bir eğitimle geçilebilir.
 
Ahlaken ve ruhen çöküntünün daha az olmadığı bir çağdayız. Bundan bizim ülkemiz de payını almaktadır. Hem de fazlasıyla. Hırsızlık, yankesicilik, dolandırıcılık, tabirleri bu ruhi çöküntüyü anlamakta yetersiz kalıyor. Teknolojik soygunlar dönemi, teknoloji ile yarışıyor. Cep telefonundan yapılan büyük soygunların izini bulamıyorlar. “hırsıza beylerinde borcu var” sözü ne yazık ki bir daha doğrulanıyor. T.C. numarasından ya da kimlik fotokopisinden yapılan çalmalar hız kesmiyor. İnternet üzerinden banka hesabını boşaltmaları bulmakta görevliler çok zorlanıyorlar. Üç yıldan beri beraber okuduğu sınıfın içinde masadaki telefon kaşla göz arasında kaybolabiliyor. Bu ahlaki çöküntüyü yaşayan, telefonunu çaldığı arkadaşının yüzüne nasıl bakabiliyor ? Caddede, sokakta, çarşıda pazarda, hangi yüz ve hangi maske ile gezebiliyor? Biyolojik hastalıklar için devasa hastaneler varken, hastalıkların önü alınamıyor. Ruhsal çöküntülerin hız kesmesi ve durdurulması için hangi önlemler alınıyor? Çözümünü bilen bir adım öne çıksın.
“Cemiyet, ah cemiyet yok edilen ruhiyle;
Ve cemiyet, cemiyet, yok eden güruhiyle…
Atmışbeş yıl önce yazılmış bu dize, içinde bulunduğumuz durumu ne güzel anlatıyor.
Selam ve dua ile…