Whatsapp Görsel 2024 08 30 Saat 15.02.59 B6F722Bf

Asıl adı Hasan Öztürk olan âşık, 1946 yılında Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesine bağlı Kaşanlı köyünde doğmuştur. Babasının adı Hasan, annesinin adı Elif'tir. Çocukluğu yoksulluk içinde geçer. Babasını erken yaşta kaybeder. İlkokulu köyünde bitirir. Sonrasında ekonomik sorunlar dolayısıyla öğrenimine devam edemez. İlgili yıllarda annesi ile birlikte Maraş'taki pamuk tarlalarında mevsimlik işçi olarak çalışmaya başlar. Bu şekilde çocukluk çağları geçer. 1966 yılında askere çağrılır. Askere gitmeden önce annesine yardım etsin diye görücü usulüyle evlenir. Askerde iken bir erkek çocuğu dünyaya gelir. Adını Şirazî koyar. Askerlik dönüşü köyünde çalışmaya devam eden âşık, 1980'li yıllarda yaşanan Maraş Olayları sonucu Ankara'ya taşınır. Ankara'da pek çok siyasi ve sanatsal faaliyetlerde bulunur. Bir dönem Ankara Devlet Hastanesine işçi olarak girer. İmar İskan Bakanlığı bünyesinde çalışırken tutuklanır ve bir dönem cezaevinde kalır. 1999 yılında sesini kaybettiği için sanatsal faaliyetlerini askıya alır. 2000 yılında Fransa'ya taşınır. 27 Ağustos 2011 tarihinde vefat eder ve Keşanlı köyünde defnedilir (Atmaca 2017: 66; Avcı 2008: 188; www.asikmechuli.tr).

Âşığın halk şiirine ve âşıklık geleneğine yönelmesinde iki unsurun etkili olduğu söylenebilir. Birincisi doğup büyüdüğü yörede âşıklık geleneğinin önemli bir yerinin olmasıdır. Öztürk de çevresindeki bu duruma kayıtsız kalamaz. İkinci ve daha önemli sebep ise Hasan'ın çocukluğunda başlayan ve hayatı boyunca devam eden çileli hayatıdır. Yaşadığı türlü sıkıntılar onu şiire ve saza yaklaştırır. Doğup büyüdüğü yörede Alevi Bektaşi inanç sistemi yaygındır. Hasan da bu kültürü edinir. Dolayısıyla saza ve şiire doğal olarak aşinadır. Çocuk yaşlarda saz çalmayı öğrenir. Hemşehrisi Kul Hasan'a kapılanarak üç yıl çıraklığını yapar. Bu bakımdan klasik anlamda bir usta çırak ilişkisinden geçtiği söylenebilir. İyi derecede saz çalabilen âşık, geleneğin atışma ve deyişme dallarında da vardır. Badeli değildir. Oğlu Kadir ve Şirazi'nin ustasıdır.

Hemşehrisi İsmail İpek'in her anlamda desteğini görür. 1968 yılında "Meçhulî Sazıyla Yarine Der Ki" isimli şiirini albümünde okuyan İsmail İpek, sanat camiasında adını duyuran ilk isim olur. Daha sonraları sanat camiasında iyice tanınır ve albümler çıkarır. Pek çok eseri farklı sanatçılar tarafından seslendirilir. Selda Bağcan, Güler Duman, Emre Saltık, Cemo Doğan, Dilber Ay, Ali Güzel ve Engin Nurşani bu isimlerden bazılarıdır. Meçhulî mahlası, ustası Kul Hasan tarafından verilir. Meçhulî'yi kullanmadan önce Sarı Abdal mahlası ile şiirler söyler (Avcı 2008: 188; https://asikmechuli.tr.gg/Eserlerini-Okuyanlar.htm).

Meçhulî, şiirlerinde daha çok aşk, gurbet, dostluk, yoksulluk, adalet ve bağımsızlık gibi temalar üzerinde durur. Şiirlerini dörtlükler hâlinde kurgulayan âşık, 11'li ve 8'li ölçüyü tercih eder. Koşma, semai ve destan ise kullandığı nazım biçimleridir. Şiirlerini Diri Gezen Ölü ve İsyan isimli kitaplarında toplamıştır. 

Kaynakça

Atmaca, Seher (2017). Binboğa'nın Söz Pınarı-Afşin'li Âşıklar Şâirler Yazarlar. Ankara: Berikan Yay.

Avcı, Ramazan (2008). Kahramanmaraşlı Şâirler Antolojisi. Kahramanmaraş: Fersa Matbaacılık.

https://asikmechuli.tr.gg/Kimdir.htm [erişim tarihi: 28.11.2018].

https://asikmechuli.tr.gg/Eserlerini-Okuyanlar.htm [erişim tarihi: 28.11.2018].