Daha önceki yazılarımızda deizm ve ateizm gibi akımların yayılma sebepleri üzerinde durmuş ve tespit edebildiğimiz bazı hususları zikretmiştik.

Peki, bu tür yanlış akımların önüne geçebilmek için neler yapabiliriz?

1. Doğru bir din eğitimi. Yapılması gereken en önemli şey, doğru bir din eğitiminin verilmesidir. Kendi sahip olduğu değerin farkında olmayan kimse, başka değerlere yönelebilir. İslam’ın nasıl bir din olduğunun farkında olmayan kimse, farklı dinlere kayabilir. Oysaki dünyevi ve uhrevî anlamda İslam’dan daha üstün bir din yoktur. Allah’ın kabul ettiği tek din İslam’dır. Onun için İslam’ın dışındaki her din ve dini düşünce İslam’ın altınadır. İslam’ı bırakıp başka din ve düşüncelere yönelmek, değerli ile değersizi değiştirmek demektir.

Adamın birisi bal üretirmiş. Ürettiği balın tamamını da evinde tüketirmiş. Buna: “Ürettiğin balın bir kısmını sat ve onun parası ile başka şeyler al” demişler. Adam da: “Balı satayım ama onun yerine ne alayım? Hangi şey baldan daha kıymetli ki balı verip onu alayım?” demiş.  Yani elindeki balı sattığında alacağı her şeyin baldan daha az kıymette olacağını söylemiş. Bu örnekte olduğu gibi en yüce din İslam’dır. İslam’da aradığını bulamadığını iddia eden kimse, başka hiçbir dinde aradıklarını asla bulamaz.  İslam ile tatmin olamayan başka hiç bir ile tatmin olamaz. Ama önemli olan İslam’ın doğru olarak anlatılmasıdır. Yoksa din adına yanlış şeyler öğretilir ise yanlış akımların önüne geçmek mümkün olmayabilir.

Din ile dini anlayışın aynı şeyler olmadığını öğretmeliyiz. Bugün en büyük yanlışlarımızdan birisi, din ile dini anlayışı aynı görmemizdir. Din, Allah’ın vahiy yolu ile gönderdiğidir. Dini anlayış ise insanların bu vahiyden anlayabildikleridir. Din kutsaldır ama dini anlayış kutsal değildir. Din değişmez ama dini anlayış değişebilir.  İnsanların din adına yaptıkları bazı şeyler onların dinden anladıkları olabilir. Onun için o kimselerin dini anlayışlarını din olarak algılamamalı ve onların yaptıkları yanlışlardan dolayı da dini yargılamamalıyız.

Bilhassa da televizyon ekranlarında yapılmakta olan dinî programlara bir seviye ve usul getirilmelidir. Sadece bir şeyler söylemek veya önceki söylenenlere muhalefet olması kabilinden konuşmalar değil de insanlara fayda sağlayabilecek türden programlar yapılmalıdır. Birçoğu akademik seviyede tartışılabilecek konuları, halkın huzurunda yapmamak gerekir. Şöhreti yakalama adına dini değerler feda edilmemelidir.  Dinin birer sembolü haline gelmiş kutsallar ayakaltı yapılmamalı.

Müslüman fertlerin ve Müslüman devletlerin içerisinde bulundukları geri kalmışlığın sebebi din değil, kendilerine göre geliştirmiş oldukları sistemlerdir. Bu sistemler, kendi içerisinde bazı dini değerler barındırmış olsa da bunlar dinin kendisi değildir.

Din ile bilimi birbirinin zıddı görmek te ayrı bir sorundur. Din, bilimi teşvik etmiş olmasına rağmen İslam’ı bilimin ve bilimsel gelişmelerin karşısında göstermek, gençlerin dinden uzaklaşmalarına sebep olabilmektedir. Ama dinin, bilim ve bilimsel gelişmelerle ilişkisini doğru ortaya koyabilmek bu yanlıştan dönülmesini sağlayabilir. Din ile bilimin çatıştığını söyleyenler, dini yanlış bir noktaya konumlandıran kimselerdir. Allah’ın ayetleri kevnî ve kavlî olmak üzere ikiye ayrılır. Kavlî ayetler, gönderdiği kitaplar içerisinde yer alırken kevnî ayetler ise ay ve güneş… gibi Allah’ın yarattığı ayetlerdir. Allah’ın ayetleri arasında çelişki olmaz. Kevnî ayetleri inceleyen bilim ile kavlî ayetler arasında çelişki olmaz. Eğer çelişki varmış gibi gözüken bir durum var ise bunu sebebi de kevnî ayetlerin yeterince araştırılıp ortaya konulamamış olmasıdır.

2.  Ailelerin sağlam temeller üzerine inşa edilmesi. İnsanın yetişmesinde en önemli şeylerden birisi de çevredir. Çevre denildiğinde de ilk akla gelen ailedir. Aileler sağlam temeller üzerine inşa edilir ise o ortamda yetişecek kimseler de sağlam olurlar. Nesli korumanın en önemli unsuru aile ortamıdır. Maalesef başta küresel güçler olmak üzere birçok yapılar tarafından aile yapımız hedef alınmış durumdadır. Hızla bozulan aile yapıları, insan neslinin de bozulmasına sebep olabilmektedir.  Aile yapımızı hedef alan akımlara karşı koyarak, onun sağlam şekilde devam etmesi için her türlü çaba ve gayreti göstermeliyiz. Ailede gerekli sevgi ve ilgiyi gören çocuklar kendilerini dışarıdan gelebilecek olumsuz düşüncelere karşı daha rahat koruyabilmektedirler. Ama ailede gerekli sevgi ve ilgiden yoksun kalmış kimseler, dışarıdan bu eksikliği gidermeye çalıştıkları için en ufak bir sarsıntı karşısında dahi kolayca savrulabilmektedirler.

3. Arkadaş çevresi.  Çocukların yanlışa kaymalarında en önemli etkenlerden birisi de arkadaş çevreleridir. Başta ortaokul ve lise dönemleri olmak üzere arkadaşları, onların hayatlarında çok etkili olabilmektedir. Sağlam bir çevreye sahip olmayan çocuklar, arkadaşlarının da etkisi ile Deizm ve Ateizm gibi düşüncelere kendilerini kaptırabilmektedirler. Çocuklarımıza sahip olabilmek için onlara güzel arkadaş çevreleri oluşturmak esastır.

4. Rol modeller.  Çocukluk ve gençlik döneminde insanı etkileyen en önemli şeylerden birisi de örnek alabileceği “”Rol Modeller”dir.  Bu dönemlerde çocuğumuzun örnek alabileceği kimselerin ahlaklı kişilerden olmasına dikkat etmeliyiz. Çünkü çocuk sevdiği kimselerin ahlakını da benimsemektedir. Önce başarılarına ortak olmaya çalıştığı kimselerin zamanla ahlakî yapısına da ortak olabilmektedir.  Sevdiği bir sporcunun sadece spordaki başarısı onun için bir değer olarak kalmamakta, aynı zamanda ahlaki yapısı da bir değer olarak kabul edilmektedir. Örnek aldığı bir futbolcu gibi tıraş olmakta, onun yaptırdığı gibi vücuduna dövme yaptırmakta ve hareket ettiği gibi hareket etmeye çalışmaktadır.

5. Çocuklara sevdikleri biri üzerinden ulaşmak. Bir anne-babanın çocukları üzerindeki “yap” veya “yapma” şeklindeki emirleri sınırlıdır. Onun için sürekli olarak “şunu yap”, “bunu yapma” diyerek kontenjanınızı tüketmeyin denilir. Yani sürekli olarak çocukla yüz göz olunduğunda belli bir zaman sonra çocuk anne-babayı hiç dinlemez olur. Bozuk bir musluk gibi olur. Söyledikleri onun üzerinde hiç etkili olmaz.

Anne-babaların bu duruma düşmemesi, çocuklarının da yanlışa kaymaması için nasıl davranmalıyız?  Çocuklara sevdikleri birilerinin üzerinden ulaşmalıyız. Onun hata ve yanlışlarını o sevdiği kimse aracılığı ile düzeltmeye çalışmalıyız.  

Bilhassa da gençlik döneminde çocukların en fazla muhalefet ettikleri kimse anne-babalardır.  Bu dönemde onlara göre anne-babalar hiçbir şeyden anlamazlar. Bu dönemde anne babanın çocuklarla fazla yüz-göz olması onların tamamen kaybedilmesine sebep olabilir. Bu dönemde yapılaması gereken en önemli şey; çocuklara sevdikleri biri üzerinden ulaşmaktır. Anne-baba çocuğun sevdiği, değer verdiği biri ile gizlice irtibata geçerek onun aracılığı ile çocuklarını eğitmeye çalışmalıdır. Çocuğun sevdiği o kimseye, çocuğun haberi olmadan yanlışlarını söylemeli ve o kimse de dolaylı yoldan bunları çocuğa iletmelidir. Veya çocukların yapmasını istediğimiz güzel davranışları da aynı yöntemle gerçekleştirebiliriz. Bu yöntem gençlik dönemindeki çocukların yetiştirilmesinde çok etkili ve netice verebilen bir yöntemdir.

6. Sosyal medyayı kullanmada bir bilinç oluşturulmalı. Günümüzde gençleri etkileyen en önemli şey sosyal medyadır. Başta arkadaş çevreleri olmak üzere birçok şeylerini sosyal medya üzerinden yürütmektedirler. Fakat sosyal medya ahlaki ve bilgi kirliğinin en fazla olduğu bir yer haline gelmiştir. Her türlü bilgi kirliliğinin yanında ahlaksız sayılabilecek tutum ve davranışların da merkezi konumundadır. O kanallardan beslenen gençlerden doğru bir tutum sergilemelerini beklemek mümkün gözükmemektedir.  Gelinen nokta itibariyle gençlerimizi sosyal medyadan uzak tutmak mümkün gözükmemektedir. Onları oradan uzaklaştıramadığımıza göre yapmamız gereken bu konuda onlarda bir bilinç oluşturmaya çalışmaktır. Bilinçsiz bir şekilde kullanıcı değil de daha seçici ve bilinçli bir kullanıcı olası için gayret göstermeliyiz.