(Efsus (Afşin) 1910 yılında belediye olduktan sonra Osmanlının savaş ve iğtişaş (karışıklık) dönemlerinde (1. Dünya ve İstiklal Harbi) kentleşme konusunda bir atılım yapılamamış, gelişme gösterememiştir. Ancak Cevlanlıoğlu İbrahim Efendinin Belediye Başkanlığı yaptığı 1928-1950 yılları arasında günümüzdeki Atatürk Caddesi denilen Çarşı Caddesi (bombeli parke taşları döşenerek) açılmış, dükkanların önüne kaldırım ve kepenkler yapılmıştır. Hem Ulu Cami Hem de Turabioğlu Cami mevkiinde iki asri hela (tuvalet), şadırvan ve Asri hamam yaptırılmıştır. Bu yeni yapılar Afşinimizin asırların karyeliğinden nahiye ve kaza statüsünü kazandığını kanıtlar.1960 ve öncesinde doğan Afşinliler, Belediye Binasından Eski Garaj ve Dayı Oteline kadar uzanan her iki yandan akasya ağaçlarıyla gölgelenen küçük ve sevimli caddesini hoş bir duyguyla hatırlar.  Baharın gelip akasya çiçeklerinin açmasıyla, çarşıyı sanki bir gelinin boydan boya beyaz duvağına döndürmesinin yanında mis gibi bir doğal koku da yayılırdı.
1941 yılında Efsus’u ziyaretinden iki yıl sonra ilçedeki gelişmeleri görmek için yeniden gelen Maraş Mebusu, Elbistanlı hemşerimiz Hasan Reşit Tankut Maraş Yollarında isimli kitabında söz konusu etmektedir. Afşin’de bu doğal güzelliğin nasıl oluşturulduğunu kendisinden dinleyelim. “Aradan çok geçmedi. İki yıl sonra (1943’te) tekrar Efsus’a geldiğim zaman kasabının ortasını iki yıl önceki sinek bulutundan sıyrılmış buldum. Ne mi yapmışlardı? Dağınık suları arklarda toplamışlar, pazaryerini temizlemişler, kasabanın üst ve alt geçelerinde genel ayakyolu yapmışlardı. Bu ayakyolları geniş, temiz, her mevsime göre korunmuş rahat birer hacet giderme yerleri idi. Yakın yıllarda gezdiğim, küçük, büyük kasabalarımızın hiç birinde bu yolda ve bu kadar mükemmel (işe) hatta bir teşebbüse, bir başlangıca bile rast gelmedim. Yabancı gezginlerin bizde didikledikleri (tenkit, teşrih) konularından biri de bu ayakyolu konusudur. Her nereden ne sebeple olursa olsun kasabaya gelen bir kimse, bir genel ayakyolu bulamadığı için bazen sıkıntının en çatlatıcısını çeker.
    
 
Şadırvan’ın yapıldığı 1936 yılında Kenan Demir’in özel arşivinden alınan fotoğraf. Fotoğrafta dikkati çeken bir husus, Ulu camiinin ihata duvarının oldukça yüksek bir duvarla örülmüş halidir. Bizim çocukluğumuzda üzeri demir doğramalı betonarme duvar ve çeşmeler vardı.
 
Eski Afşin’in (Efsus) çarşısının âdeta sembolü olan Şadırvan Cevlanlıoğlu İbrahim Özdemir döneminde (1936-1937) yılında yapıldı. İşlemeli ihata demirlerini ve bunların bağlantı sütunları olan mermerleri diken Dişçi Yusuf Demir, Şadırvanın önüne mermer üzerine değirmen dişek aletiyle oyma aslan ve kaplan resmi yapıp bir kitabe olarak “Bu şadırvan İbrahim Özdemir delaletiyle urayca (kamu, halk) yaptırılmıştır. Altına da ‘Efsus’lu Yusuf” yazdı (Hikmet Özcan) Ancak ne yazık ki daha sonra bu resim ve kitabe 1950 yıllarında siyasi hırslara, Şadırvanın kendisi de 1973 yılında Afşin’in kanalizasyon şebekesine kurban gitti (Petrolcü Kemal Demir). Yalnız burada oldukça tuhaf bir durum vardır ki, 1941 ve 1943 yılında Efsus’u ziyaret edip anılarını yazan Hasan Reşit Tankut Maraş Yollarında ve 1947-1948 yıllarında Kaymakam Vekilliği yapan İbrahim Sadi Öztürk Merhaba Köyüm, Merhaba Türkiyem, adlı kitaplarında Şadırvandan söz etmemektedirler.
 
 
1940-1970 yıllları adasında Afşin’in şirin çarşısıyla adeta özdeşleşen Şadırvan(1960’lı yıllar).
 
 
1951 yılında Kenan Demir tarafından çekilen Afşin’in Çarşısı