Afşin'e 1974 yılının sonbahar aylarında İmam-Hatip lisesi orta kısmına kaydolduğum gün geldim. Yani 40 yıldan fazla süredir Afşin'de yaşıyorum.
Bu süre içerisinde, Afşinde gitmediğim köy ve mahalle , suyundan içmediğim çeşme, yüzmediğim nehir gezmediğim dağ görmediğim yüz, Ülkemizde gitmediğim il hatta gitmediğim büyük ilçe ve gitmediğim Avrupa ülkesi de kalmadı diyebilirim. Gittiğim her yerden hep Afşin'e geri döndüm.
Aklımın yettiği günden beri hayata ve Dünya ya hep öğrenci gözü ile baktım. Okuduğum, gördüğüm ve yaşadığım herşeyden birşeyler öğrenmeye öğrendiklerimi de yaşamaya gayret ettim.
İlk önce iyi bir insan olmaya, iyibir Müslüman olmaya, iyi bir Müslüman olmanında "elinden ve dilinden diğer insanların emin olduğu insan" olduğuna inandım. Sonra da ne iş yapıyorsam o işi en ince ayrıntısına kadar öğrenip en iyisini yapmaya, yaptığım işi de her geçen gün geliştirmeye gayret ettim.
Yaptığım her iş öncesi, örneğin her güreşe çıkmadan aylar öncesinden antrenmanımı yapıp tüm hazırlıklarımı yaparak hazırlandım, hazırlıklar sonrasında da mindere çıktığımda tüm gücümle sergilemeye gayret ettim.
Hiç bir zaman hiç kimseyi hor ve hakir görmedim. Hiç kimse ye en ufak çocuktan en yaşlısına kadar saygıda kusur etmemeye gayret gösterdim. Hiç kimsenin de baskısına boyun eğmedim.
Rahmetli Babam "oğlum sen iyi olursan herkes iyi olur" demişti, bende hep iyi olmaya insanlara iyi davranmaya gayret gösterdim.
Her insanın bir frekansının olduğunu eğer o frekansı doğru bulabilirsem anlaya bileceğimi, hatta gözünün içine baktığımda ne hissettiğini görebileceğimi öğrendim.
Afşin'de yaşayan her insanı kim olursa olsun sevdim ve sayğı gösterdim. Özellikle insani ilişkilerimde mütevazi olmaya, tevazunun güçlünün gücünden zayıf lehine taviz vermesi anlamına geldiğini dolayısı ile mazlumlara karşı taviz gösterilmesi gerektiğine inandım.
Dünya görüşü olarak Ahlaki ve insani değerler, gelenek ve göreneklerimizin yaşatılması konusunda muhafazakar, insanın kendini zihnen ve bedenen geliştirmesi konusunda ise devrimci bir kişiliğe sahip olmaya gayret ettim.
Diğer insanların inancına ve dünya görüşüne saygı gösterdim ve bu konuda demokrat bir kişiliğe sahip olmaya gayret ettim.
1976 yılından 1995 yılına kadar güreş yaptım. 1995 yılından itibaren Güreş antrenörlüğüne başlarken, gerekli bilimsel eğitimi almak için önce 1980 yılında lise 2 den ayrıldığım İmam- Hatip lisesini dışardan bitirdim ve 1996-2000 yılları arasında Erciyes Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunu okudum.
2000-2005 yılları arasında Güreş antrenörlüğü yaptım.
2005 yılından itibaren ise bu güne kadar siyaset yaptım. Yukarıda da belirttiğim gibi 40 yılı aşkın süredir içinde yaşağım Afşin'in insanına gördüğüm, öğrendiğim ve yaşadıklarımdan öğrendiğim kadarı ile katkı sağlamaya gayret ettim. Bu doğrultuda da mümkün olduğu kadar siyasetin en üst kademesine çıkmaya, çıktığım o basamaktan da özellikle ilçemin insanına ve inandığım siyasi harekete katkı sağlamanın gayreti içerisinde oldum.
İçinde yaşadığım bu günlerde ise siyasi görevim sona erdi. Ben içinde bulunduğum siyasi partiye de içinde yaşadığım memleketime de görev bağı ile değil gönül bağı ile bağlandım. Gönül bağım da ömrüm yettiği ölçüde devam edecektir.
İsterdim ki daha iyi görevlere geleyim ve ilçeme de partime de daha fazla katkı sağlayayım yaptığım herşeyden birşeyler öğreneyim ve öğrendiklerimi de memleketime ve partime daha fazla katkı sağlayayım. Ama kısmet buraya kadarmış. Ancak beni yakından tanıyanlar iyi bilir benim küçüklükte ki lakabım "Asker" dir. Afşin için de Partim için de bir nefer olarak katkı sağlamaya gayret edeceğim.
Benim inancım her şeyin bir sınav olduğu, insanın doğumundan ölümüne kadar geçen süre içersinde ne kadar olumlu şey yaptı ise olumlu, ne kadar olumsuz şey yaptıysa da olumsuz olarak hesabına yazıldığı sonuç olarakta ordaki notunun toplumsal olarak ta ilahi olarak ta ortaya konulacağı dır.
Yaşamımızın her anında, sağlıkta, hastalık ta, mal da, makam da bir kısmettir, önemli olan o kısmeti doğru bir şekilde kullanmaktır. Özellikle belirli bir göreve geldiğin süre içersinde göterilen performan kadar o görevi bıraktımız zaman gösterdiğimiz tahammül de bir sınavdır. Ben o sınavı da doğru bir şekilde geçme gayrati içersisindeyim.
Ben yaşadığım süre içersinde herşeyde bir hayır aramaya ve elimden geldiği kadar şerden uzak durmaya gayret gösterdim.
Bakalım bundan sonra Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.