Hemşerilerimiz Afşin'in yakın geçmişine ait eski (siyah-beyaz) fotoğrafları,tanıdıkları kişilerin isimlerini yazarak facebook'ta paylaşırlarsa ilçemizin yazılacak olan tarihine katkı yapmış olacaklarını önceki birkaç yazımda belirtmiştim.  Afşin ve Yöresi Tarihi adlı basıma hazırladığım kitabın III. cildinde Afşin'in belli bir dönem öne çıkan avcılarını da konu ettim. Hemşerilerimizden Duran Çil Afşinli Avcıların 1970'li yıllara ait olduğunu sandığım bir fotoğrafı facebookda yayımlayınca kitabımda bu fotoğrafı kullanmayı uygun gördüm. Bu vesileyle değerli hemşerimizin katkısı için kendisine teşekkür ediyorum. Hemşerilerin ellerinde Afşin ve Yöresindeki avcılıkla ilişkin bilgi, belge ve fotoğrafları arzu ederlerse skaner (tarayıcı) da taratıp [email protected] adresime gönderebilirler. 
İnsanoğlunun av merakının, insanın el atmadığı, kendine özgü hale getirmediği bakir tabiatın yaban hayatını keşfetmek duygusundan kaynaklandığı kanısındayım. Ortegay Gasset de avcılığın nedenlerini ve derinliklerini irdelediği bir yazısında "Karmaşaya gömülmüş tarih sonrası insan giderek doğadan uzaklaşmış olsa da doğaya dönmek arzusu onu yine içine çekmektedir. İnsanoğlu bu günkü huzursuz ortamından ancak avcılık yoluyla gerçek doğa olan avcılık bölgesine, geçici de olsa dönmekle uzaklaşabilir." Haldun Taner, Derin Türkömer'in'Av Tutkusu' adlı kitabını konu edip avcılığın gizemi ve çekiciliğinden söz ederken onun şu ifadelerine dikkat çekiyor. 'Kırağılı bir sabah sisini, sarp bir yamacın muhteşem yalnızlığını, dondurucu bir dağ gecesi yakılan ateşin onda neredeyse içine oturmak özlemi veren sevecenliğini öyle iyi yansıtıyor ki… 
Her ülkede ve ülkemizde olduğu gibi Afşin'de de ava ve avcılığa meraklı kişiler vardır. Afşin'in tarihi adamlarından biri de Orman Dairesinde koruma memurluğu yapan (Kodaz) Süleyman Tuncer'di. Yarenlik eder, matrakmatrak konuşur fakat kendisi gülmez, dinleyenleri gülmekten kırıp geçirirdi. Kodaz Süleyman Afşin'de tazısıyla ünlenen bir avcıydı. Afşin'in iki ünlü avcısı vardı. Bunlardan biri Kodaz Süleyman -Kodaz'ın tazısı gibi ne sızlıyorsun- sözü ilçemizde darbımesel oldu; ikinci avcısı da Muhacirlerin Resim Kapu'dur. Afşin'de hızlı gidip etrafını umursamayan kişiler için 'Kodazın tazısı gibi nadar hızlı gidiyorsun', denirdi. Ava gidecek tazı geceden itibaren siniler, denir.
 
Afşin'in 1970-1990'lı yılların avcıları: 1.Duran Çil, 2.Ahmet Çelebipekin, 3.Alirıza Akkaya, 4.     5.       6.    7.    8.    9. Enver Kapu   10.     11.    
Efsus'un en kıdemli avcısı rahmetli babam Mevlüt Tıraş'tı. Afşin'de değirmen ustalığının yanında neredeyse kırk yıl avcılık yaptı. Avcılar yaptıkları avcılığın türüne göre ikiye ayrılırlardı. "Uçarcı, uçan kuşları havada avlayan, kurakçı, kekliği öttürerek türdeşlerini (keklik) avlayan avcılara denirdi". "Afşin'in keklik avcıları:Mevlüt Tıraş, Temekçi Sadık, Kasım Ali'nin Veysel, Hacıömeroğlu Kazım Belli'ydi. Tilki ve Tavşan Avcıları ise; Resim ve oğlu Halet Kapı, Kodaz Süleyman Tuncer, Zamanoğlu Süleyman Şahin ve Zopalilerin Mehmet ve Ali'ydi." Afşin'in ünlü avcılarından biri de Durdu Dağdelen'dir. "15 yaşımdan sonra dolma tüfekle avcılığa başladım. Elli yıldır avcılık yaptım. Askere gidince üç kekliğimi anam evde beslemiş. Askerden gelince, bu kekliklerle avcılığa devam ettim. Yetmiş yıldır, keklik peşinde dolanırım. 85 yaşıma geldiğim halde hala gönlüm dağları, tepeleri dolaşmak istiyor. Ara sıra fırsat ve güç bulduğumda kafesle yapılan kurak avına çıkıyorum. Sürek avı ise göçmen kuşların yazın gelip, güzün geri gitme dönemlerinde yapılır." Yaşadığı zamanı ve kimlerden olduğunu belirleyemediğim, Mehmet Göçer'in Un Sandığı 2'de Ahmet Süreyya Durna'nın naklettiği Kalaycı Hüseyin'in de Afşinli ünlü bir avcı olduğunu öğreniyoruz. Avcılar ava gidecekleri zaman 'avcıbaşı'kabul ettikleri Kalaycı Hüseyin'i önlerine katarlar. "Bu gün hangi av muhitine gidelim, diye sormaya bile gerek duyulmaz. O hangi tarafa işaret ederse, o tarafa gidilir. Herhangi bir sebepten kendisi ava gidemediği zaman kekliğini emanet almak için çok dil döktükleri bilinmektedir. Hatta bazıları kekliğini günlük, haftalık kiralayanlar da olur. Çünkü Harran Ovası'ndan getirttirdiği bu kekliğin üzerine öten keklik yoktur. Hatta bu kekliğe oğlakları ile birlikte iki adet süt keçisi verdikleri halde alamadıklarını o günün avcıları söz eder." Hanım hemşerilerden de avcı çıktığı görülmektedir. KaraahmetlerinMevlüt'ün hanımı Iraz abla bostana giren tavuklardan attığını vururdu. Nasıl vurduğunu sorduğumda; taşı atacağım zaman tavuk nerede ise biraz önüne doğru fırlatıyorum. Tavuk kaçmak için seyirttiğinde taş isabet ediyor, derdi.