Zihin dağarcığımdan değerli hemşerilerime Ramazan Hediyesi olarak J. J. Rousseau‘nun Emile’inden Eğitimle İlgili Seçmeler ve Esinlenmeler başlığını taşıyan yazıyı Yeşil Afşin Gazetesindeki köşemde paylaşayım istedim.
1.Herkes yalnızca çocuğunu korumayı düşünüyor; bu yeterli değil. Ona, adam
olunca kendisini korumasını, yazgısının darbelerine dayanmasını, zenginliği ve yoksulluğu hiçe saymasını, gerekiyorsa İzlanda’nın buzları içinde ya da Malta’nın yakıcı kayalıkları üstünde yaşamasını öğretmelidir.
1.1.Çocuklarımızın velisi olmakla onların rabbi olduğumuzu zannetmeyelim. Bizim görevimiz, sadece onların iyi yetişmeleri için gerekli ortamı hazırlamak, imkanları sağlamaktır. Biz bir koruyucuya muhtaçken çocuklarımızın koruyucu ve gözeticiliğine soyunmak haddimizi aşmaktır. Çocuklarımızı koruyalım diye onları kendilerini koruma ve gözetme refleksini atıl bırakmayalım.
Bazı ebeveynler, çocuklarının ve torunlarının velisi/vasisi olduklarından çok onların mutlak koruyucusu ve gözeticisi oldukları iddiasını yürütüyorlar. Eğer kendilerine bir şey olursa onların hayatta savrulacaklarını, hatta hayattan silinecekleri zehabına kapılıyorlar. Bir dönem milletvekili seçilen Lokman Ayva diyor ki, annem benim ama oluşum nedeniyle “biz ölürsek bunun geleceği nice olur” diye kaygılanırdı. Şu an annem benim sağlık sigortamdan yararlanıyor. Bunun asimetrik bir benzeri olay daha vardır.
Yakınlarımızdan Tarsus’ta ikamet eden bir hanım, annesinin ölümü üzerine yaşlı olan babasının evlendiğini, bir gün ciciannesinin tedavi için Ankara’ya gitmesi üzerine Adana’da yalnız kalan babasını ‘babacığım sen yalnız başına kendini koruyamazsın, başına bir kaza getirirsin, uzaktan seni koruyamayız, seni ancak Tarsus’a götürürsem koruyabilirim’, dedim ve babamı Tarsus’a getirdim. İkinci gün ben mutfakta iş yaparken bir gürültü koptu, koştum ki babam merdivenden yuvarlanmış, kafası kanlar içinde. Hemen apar topar hastaneye kaldırdık, babamın kafasına 15 dikiş atıldı. Bu olaydan sonra kendi kendime düşündüm ve şöyle bir sonuca vardım: Babamı ancak benim koruyacağımı iddia etmem sanırım kudretullaha dokundu ve beni kendi iddiamla yalancı kıldı.
2.Hiçbir zaman kendisine ve başkalarına faydası olmayan, yalnızca kendisini korumayı düşünen ve vücut yapısı ruhunun eğitimini engelleyen bir öğrenci istemem.
2.2.Arzıhalini ifadeye mi yoksa arzı endamını sergilemeye mi geldin?
3.İnsanlar karınca gibi üst üste yığılmak için değil, işleme zorunda oldukları toprağa dağılmak için yaratılmışlardır; ne kadar sık bir araya gelirlerse o ölçüde kokuşurlar.
3.3.Mekanda sıklık insanları havasız bırakır. Mekanda kaybolmak kadar, kalabalıkta mekanı görememek de zararlıdır.
4.Çocukları maskelere karşı korku (duymaları) yerine gülme hissi oluşturmak için gülünçlerinden korkutucu ve iğrenç olanlarına doğru bir egzersiz yaptırın.
4.4.Gösterimde güzellerden çirkinlere doğru maskeler kullanın.
5.T. Hobbes gürbüz bir çocuğa kötü derken kesinlikle çelişkili bir şey söylemiş oluyordu. Her türlü kötülük zayıflıktan ileri gelir; çocuk zayıf olduğu için kötüdür, onu güçlendirin o zaman iyi olacaktır. Her şeye gücü yeten hiçbir zaman kötülük yapmaz.
5.5.İradi olmayan güç de güçsüzlük de tehdit unsurudur. Merkebin arkasında, öküzün önünde, ahmağın ise hiçbir tarafında bulunma!
6.Çocuğun her isteğini yerine getirmeyin. Eğer çocuk bunu sezinlerse olur olmaz artık her şeyi isteyecektir.
6.6.Çocuğa iki tutum öğretilmezse isteklerinin önü alınmaz: Durmasını bilmek ve yoku algılamak.
7.Tedbirli insan! Öğrencine ilk sözcüğü söylemeden önce onun doğasını (öğrenmek için) dikkatle onu iyice incele.
7.7.Çiftçi nasıl ki toprağını tanımadığında zarar ederse öğrencisini tanımayan öğretmen de öğretimde başarı elde edemez.
8.İnsanın, göstermek istediği örneği kendinde bulması gerekir.
8.8.Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır. Saf Suresi: 2-3.
9.Genç öğretmenler! Derslerinizin her konuda sözden çok eylem içermesi gerektiğini aklınızdan çıkarmayan.
9.9.Öğrenciler kişiliğini takdir etmedikleri öğretmenlerin düşüncelerinden etkilenmezler.
10.Çocuğunuzun yaramazlıklarından ve verdiği zararlardan şikayet etmeyin, yaptıklarının kendisine zarar verdiğini hissettirin.
10.10.Çocuk, aile ile kendisi arasında sıkı ve kopmaz bağların olduğunu hissederse tek başına yaşam’ın mümkün olmadığının farkına varacaktır.
11.Yapılmaması gereken şey yapıldığında ya da yapılması gereken şey yapılmadığında yalan ve aldatmalar hemen ardından gelir.
11.11.Çocuk davranış ve tutum bağlamında ailenin izdüşümüdür, kimi görürse onunla özdeşim kurmaya, neyi görürse öykünmeye çalışır.
12.İnsanın cinsiyetinin farkına vardığı yaş, hem aldığı eğitim, hem de doğanın etkisiyle geciktirilebiliyor ya da öne alınabiliyorsa, çocuğunuzun cinsel gelişmesini vücudu iyice gelişinceye kadar geciktirebilirsiniz.
12.12.Ancak vücutça gelişmiş bir kişi cinsel etkinliğin yükünü kaldırabilir. Kız çocukları süslenmeye, makyaj yapmaya erken yaşlarda bağımlı hale getirilirse, bedenen olgunlaşmadığı için cinselliğin yükümü kaldırmayıp ebeveynlerini şaşırtan hareketlere yönelebilir.
Oğlanların yaş evresi gelmeden ergenliğin, cinselliğin zihnine getirilmesi, ebeveynlerin çocukların yanında “daha çocuk” anlamaz diye iffetsiz hareket ve tutumlar sergilemeleri, ilerde onların hayasız ve saldırgan tutumlara yönelmesine neden olur.
Not: Afşin Ashab-ı Kehf Camisinin ibadete açılmasını büyük bir memnuniyetle öğrendim. İnşallah asırlarca ayakta kalıp asar-ı atikalarımızdan biri olur. Afşinli hemşerilerime ve tüm mümin kardeşlerimize manevi bir mekan olacağı için rabbime şükrediyorum. Bu ulu ve görkemli mabedin inşasına sebep ve delalet olanları, omuz verenleri, destek ve yardımlarıyla maddi katkı yapanları, Türkiye Diyanet Vakfını, değerli öğrencim bürokrat Sefer Turan’ı, mülki ve mahalli yöneticileri takdir, tebrik ediyor teşekkürlerimi sunuyorum.