Kahramanmaraş'ımızın kurtuluş yıl dönümü olan 12 Şubat gününe dair.
MADALYALI KENT
Nefesler tutulmuştu zaman çarkı durmuştu,
Maraşlının göğsünde şimşekler çakıyordu.
Şaşkınlık ifadesi yüzlerine vurmuştu,
Müteessir ahâli kaleye bakıyordu.
Fransız’ın bayrağı burca dikildiğinde,
Kadim şehrin üstüne çizgi çekildiğinde,
Hayâsızlık tohumu hızla ekildiğinde,
İnfial, öfke hissi doruğa çıkıyordu.
Üzgündü Elif teyze, üzgündü Döne bibi,
Görünce Sütçü İmam kükredi aslan gibi,
“Bakın, ancak bizleriz memleketin sahibi!”;
Sözüyle ilk kurşunu düşmana sıkıyordu.
O şanlı mücadele başlamıştı böylece,
Alınlar daima ak, başlar daima yüce,
“Ede”ler ders vermişti kahpe işgalci güce,
Tarih kokan sokaklar kan barut kokuyordu.
Haykırdı cemaate Rıdvan Hoca minberden,
“Haydi kalkın ayağa bulunduğunuz yerden,
Esaret altındayken, geçilmedikçe serden;
Cuma namazı kılmak caiz değil!” diyordu.
Galeyana gelen halk sel misali taşanda,
Bağımsızlık uğruna engelleri aşanda,
Karayağız yiğitler kaleye ulaşanda,
Yaşlılar peşlerinden dualar okuyordu.
Haçlının paçavrası gönderden indirildi,
Gök kubbenin feryadı “hilȃl”le dindirildi,
Öldü sanılan o ruh, şahlanarak dirildi,
Mahzun çeşmeler şimdi sevinçle akıyordu.
Abdal Halil Ağa ki, çalmamıştı davulu,
Sökmedi Hırlakyan'ın; forsu, parası pulu,
“Bu din bahsi” diyerek, olmadı emir kulu,
Herkesi kendisine hayran bırakıyordu.
Sembol isimdi artık, Ökkeşlerle Ejderler,
Durdu, Haydar Çavuşlar, nice eroğlu erler...
Meşhur ilin adına “Kahramanmaraş” derler,
Çünkü müstevlîlerin önünü tıkıyordu.
Saldırgan sürüsünün püskürtüldü alayı,
Dünya takdir etmişti destana denk olayı,
Milli Mücadele’de mertliğinden dolayı,
Devlet, gerdanlığına madalya takıyordu.
Ahmet Süreyya DURNA
Milli Mücadele Anısına