Bu ülkede yıllardan beri ağaçlar katlediliyor. Ormanlar yok ediliyor. Hatta kişisel çıkarlar için orman alanları yaktırılıyor. Yıllar önce İstanbul’da Koç Üniversitesinin yapıldığı alan orman değil miydi? İstanbul’da Acarkent villalarının bulunduğu alanda yüzerce ağaç dikili değil miydi? Beykoz konaklarının yapıldığı yer birinci sınıf orman alanıydı. Eskişehir’de Bademlik’te yapılan termal otelin yeri orman alanıydı. Daha nicelerini saymak mümkün. Bu orman katliamının hiçbirinde Gezi Parkı’ndaki birkaç ağaca konan tepkiden eser yoktu. Yoksa Gezi Parkı’nın ağaçları kutsalda biz mi habersiziz! Hem diğer şehirlerdeki göstericilerin, Gezi Parkının ağaçlarıyla ne ilgisi olabilir? Yoksa bu ağaçlar onlar içinde mi kutsal ? Gezi parkındaki birkaç ağacın sökülmesi değil aslolan.
Ortalığı savaş alanına çeviren bir zihniyet vatansever olamaz. Bunlara destek veren, yanında yer alan, sempati duyan da aynı. Terörün değirmenine su taşıyanlardır. Kaos ortamının dolgu malzemesidirler. Bu tür dolgu malzemesini oluşturan zümre her zaman mevcuttur. Niyet üzüm yemek de değildir. Bu olsa olsa bir provokasyon, bir ayaklanama denemesi, iktidara karşı meydan okuma anlamını taşıyor.
Hükümet seçimle gelmedi mi? Hükümet olmak için başka bir yol var mı? Var olan hükümet seçimle geldi. Gidecekse seçimle de gider. Sonuçta Türkiye bir hukuk devleti. Kimse hukuku yok sayamaz. Ortalığı savaş alanına çevirerek iktidara gelinemez.
Demirel’in seçimlerde üçüncü gelen partiye hükümeti kurma görevi verdiği gibi, Kılıçdaroğlu böyle bir beklenti içine mi girdi? Bunların hepsi geride kaldı. Bundan böyle halk kimi seçerse o hükümet olur.
Demokratik tepki diye ne kadar kaldırım taşları varsa gösterici, polise fırlatacak. Her tarafı yakıp yıkacak. Yüzlerini kapatıp polise molotof atacak. Onlarca polis yaralanacak. Bu davranışlar masumane gösterilecek. Öyle mii? Bunlara dokunulmayacak. Muhalefet organize edecek ve yangına körükle gidecek. Bunu Türkiye’nin sessiz çoğunluğu sükunetle izliyor.
Farklı olaylardaki yaralanmaları, kopyala yapıştır yöntemiyle kimleri kandırabilirsiniz? Bu tür hilelere, yalanlara, dümenlere insanımızın karnı tok ve gözü de açıldı. Bunlar toplumda kabul görmeyecek şeyler.
İki kişiden birinin oyunu alan bir iktidar, nasıl olurda iktidarı bırakması istenir? Yerine beş kişiden birinin oyunu alan parti mi iktidarı devralmalı? Yoksa böyle olaylarla mı Türk Baharını getirecekler? Her tarafı yakıp yıkanların hangi baharla ilişkisi olabilir? Olsa olsa bunlar bir sonbaharın sonunu arzu ediyorlar. Bu olayları tezgahlayanlar içeriden ve dışarıdan istikrarı istemeyen şer güçlerin taşeronlarıdır. Gayrimeşru iktidar, çıkar, makam, saltanat, vurgun, soygunlarına devam etmek isteyenlerin çirkin tezgahlarıdır. Belki Reyhanlı’da bunların izleri vardır. Bu marjinal ipsizler bir bir hukuk önünde hesap vermelidir. Ergenekon bitmedi devam ediyor. Bu konuda iktidar kendi içine de dönüp bir daha bakmalı.
Vesselam…