“Her gün yaptığın bir şeyi değiştirmeden, hayatını değiştiremezsin”
John C. Maxwell
Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle, internette dolaşmak, e-mail göndermek ve oyun oynamak gibi eskiden ‘atıl ve boş oturmak’ diye nitelendirilebilecek bir çok davranış biçimi ve alışkanlık herkese sirayet etmiş durumda. Bu durumu inceleyen Ohio eyaletindeki Kent State Üniversitesi öğretim görevlilerinden Jacob Barkley ve Andrew Lepp’in araştırmaları, cep telefonu kullanımının yüksek olduğu özellikle üniversite çağındaki gençlerin bedenen sağlıklı ve zinde olma konusunda giderek artan bir tehlike içinde olduklarını gösterdi.
Araştırmacılar özellikle akıllı telefonlarla beden sağlığı arasındaki ilişkiye yoğunlaştılar çünkü televizyonun aksine telefon, küçük ve taşınabilir olduğu için fiziksel aktivitelerle birlikte kullanılmaya elverişli bir cihaz. Fakat araştırma bulgularına göre telefon, bu özelliğine rağmen kullanıcıların hareketsiz bir hayat tarzına alışmalarına sebep olabiliyor.
Araştırmaya katılan 300 üniversite öğrencisinin cep telefonu kullanma ve fiziksel aktivite oranları incelendiğinde, cep telefonuyla günde 14 saat birlikte olanların günde 90 dakika telefonla ilgilenenlere oranla bedenen daha sağlıksız ve bitkin bir durumda oldukları saptandı.
Öğrencilerden biri kendi durumunu şöyle ifade etti: “IPhone kullanmaya başladığımdan beri kesinlikle fiziksel aktivitelerim azaldı çünkü önceki telefonumun fazla özelliği yoktu. Ama şimdi canım sıkıldıkça bu telefona ne istersem yükleyebiliyorum.”
Sonucu değerlendiren Barkley ve Lepp, bu araştırmanın sahasında bir ilk olduğunu belirterek, gençlerin fiziksel olarak pasif bir hayat tarzının getireceği birçok sağlık probleminin tehdidi altında olduklarının altını çizdiler.
Hepimizin dikkatini çekmiştir, artık insanları uzun uzun baktıkları telefon ekranlarıyla birlikte görüyoruz. Herkes sanki bulduğu ilk müsait zamanında hemen oturup telefonunu açmak istiyor. Sadece konuşma özelliği olan bir telefon neredeyse artık piyasada yok. Daha vahim olanı, cep telefonu olmadan yaşayabilmek imkansız hale gelmiştir. Bu da gösteriyor ki aslında birbirine ulaşmak ve konuşmak amacıyla icat olunan telefon, artık akıllanmış ve iletişimi koparmak suretiyle insanların hayatında rahata kavuşmuştur.
Doktorların, yıllar geçtikçe cep telefonlarının radyasyonu sebebiyle beyin tümörlerinde artış olacağı uyarısı kimseyi etkilemiş görünmüyor. Fiziksel olarak atıl ve oturarak yaşamaya alışmak ile zihnen sürekli sürekli değişen ve hareket eden ekranlara bakmak insanın ruh ve beden bütünlüğü için elbette büyük bir dengesizlik meydana getiriyor. Çünkü bedenen yorulmak, kasların çalışması, bir şeylerin üstesinden gelebilmek insana ruhen kazanımlar getiren bir durumdur. Uzun süre oturarak gözlerin ve zihnin sürekli çalışması sonunda uyuşukluk, iştahsızlık, can sıkıntısı ve anlamsızlık gibi ruhi boşluklar içine düşen insan, dönüp dolaşıp çareyi yine aynı cihazların başına oturmakta bulur. Oysa bin bir yetenek ve kapasite ile yaratılan insanın dünya serüveninde gerçekleştirebileceği ne çok şey mevcuttur.
Bu sebeple hayatımıza anlam veren önceliklerimizi iyi belirlemeli, alışkanlıklarımıza dikkat ederek nelere niçin bağlandığımızı, onların bize hangi hisleri verdiğini iyi değerlendirmeliyiz.
“İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır” (Necm 19) ilahi ikazı pusulamız olmalıdır.
10 Temmuz 2013, Jacob Barkley ve Andrew Lepp, Kent State Üniversitesi, Ohio, ABD, International Journal of Behavioral Nutrition and Physical Activity, sciencedaily.com