“Gerçeği insanlarla ölçerek değil, insanları gerçekle ölçerek tanı!”
Hz. Ali
C) Bölümündeki kelimeler kadınlar tarafından yazılmış olmasına rağmen, erkeklere ait olduğu düşünüldü. D) Bölümündeki kelimeler ise erkeklere ait olmasına rağmen, kadınların yazdığı zannedildi. Kelimelerin renkleri hangi sıklıkla kullanıldıklarını, büyüklüğü ise bağlantılarını ifade etmekteydi.
Bir “tweet” neler ifade eder? Yazanın cinsiyeti ya da eğitimi ne kadar farklı olursa olsun, sosyal medyada kullanılan kelimeler, temelde başkalarını etkilemek amacıyla yazılır.
Bu noktadan hareketle, Pensilvanya Üniversitesi Psikoloji bölümünde görev yapan uzmanlar, “Doğal Dil Gelişimi (NLP)” metoduyla Almanya ve Avusturalya’daki tweet mesajlarındaki kelimeleri inceleyerek, yerleşmiş olan basmakalıp yargıları bulmak istediler.
Örneğin, erkek adam, “çok şirin” der mi? Katılımcılardan sadece içeriği göz önüne alarak tweet yazanların cinsiyetini, yaşını, eğitimini ve politik tercini, belirlemeleri istendi. Varsayımların bazıları isabetliyken, bir çoğunun da yanlış olduğu ortaya çıktı.
Araştırmayı kaleme alan Duke Üniversitesi’nden Jordan Carpenter, üniversite okumamış olanların daha çok küfürlü kelime kullandığı gibi insanların zihninde yerleşmiş olan temelsiz bazı önyargılar bulunduğunu belirtti. Katılımcılar, yazanların politik tercihleri konusunda karar veremedikleri zaman, cinsiyet konusundaki klişelere başvurarak genelde bayanların liberal, erkeklerin ise muhafazakar görüşe yatkın olduklarını düşünmek istediler. Yine, erkeklerin teknolojik konularda kadınlardan daha çok yazıştığı doğru olmakla beraber, bayanların yazdığı teknolojiyle alakalı tüm konuşmaların erkeklere ait olduğu zannedildi.
Psikoloji bölümünden Daniel Preotiuc-Pietro’ya göre, araştırmanın en önemli yönü, şimdiye kadar yapılan çalışmalardaki metodun değişmesiydi. İlk kez, önce davranış biçimleri ortaya konarak, onların kime ait olduğu üzerinde duruldu ve açıkça sormak yerine, zihinlerindeki kalıpların kendiliğinden ortaya çıkması sağlandı. Çünkü genelde insanlar, bakış açısındaki sınırların farkında olmaz ve objektif değerlendirme yapabilmek ister.
Kadın veya erkek olmamızın, nasıl düşündüğümüz üzerinde etkisi var mıdır? Yani cinsiyetimiz bizi nasıl sınırlandırıyor, kullandığımız kelimeleri bile yönlendiriyor mu?
Nöro-psikiyatrist Louann Brizendine, “Kadın Beyni (Female Brain)” isimli kitabında, bebeğin önce kadın beyni ile anne karnında varolduğunu, 8 haftalık olduğunda salgılanan testosteron hormonunun iletişim merkezini çevreleyerek işitme korteksinin küçülmesiyle erkek beynine dönüştüğünü ifade eder. Herkes aynı beyin yapısıyla doğmaz. Kiminde duygusal hafıza, kiminde iletişim ve sezgiler daha güçlüdür ki bu durum, tecrübelerimizle şekillenerek temel değerlerimizin oluşmasını sağlar.
Belli kalıplarla yaratılan kadın ve erkek cinsi, birbirinden farklı olduğu kadar da birbirine muhtaçtır. Hakikat böyleyken, insanlığın kaderini elinde tutmak isteyen farklı güç odakları, iki cinsi birbirine benzeterek aynileştirilmeye çalışmaktadır. Şüphesiz bu çabaların ötesinde, boyutlarını kavrayamayacağımız büyüklükte maddi kazanç ve nüfuz söz konusudur.
Beş yıl kadar önce Şikago’da bulunan üniversitedeki Gelişim Psikolojisi hocamız, toplumsal değişimden bahsederken ünlü bir mağazanın vitrininde ilk kez gördüğü “boy friend jean” ifadesini tartışmaya açmıştı. Kızlar için üretilen ve geniş kesim sayılabilecek bir kot pantolonun, böyle bir isimle lanse edildiğinde daha kolay kabul görüp benimseneceği konusunda herkes hem fikirdi.
Yer aldığımız toplum içinde, tercihler, görüntüler ve şekiller değiştikçe hisler, kelimeler ve davranışlar da değişmektedir. Şimdi sokaklara dönüp baktığımızda, iki cinsin de “kendinden” razı olmadığına şahit olmaktayız. Kendine biçilen suretlerle ruhunu aynileştiremezken, ruhunun sığınacağı sureti de bulamamaktadır. Kimi zaman arkadan gördüğümüz bir gencin, kız mı erkek mi olduğunu anlamak mümkün olamayabiliyor. Oysa ki huzur, bize verilen fıtratın gereğini en iyi şekilde yerine getirerek, varoluşumuzun tadını çıkarmak değil midir?
Allah katında amellerin değeri cinsiyete göre değişmez ve sınav sorusu da aynıdır: “ Hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur.” 67/Mülk 2
15 Kasım 2016, Jordan Carpenter, Duke Üniversitesi, www.sciencedaily.com