Üzerinde farklı güzellikteki kuşların resimleri olan binlerce tebrik kartı görmüşüzdür. Çevrebilimciler kuşların bizi mutlu etme ihtimalini araştırmak istediler. ‘ İngiltere Ekolojik Cemiyet Toplantısı’ araştırmacıları, kuşların insan hissiyatı üzerindeki etkisi açıklanabilirse kuşların korunmasının daha önemli hale geleceğini söylediler.

Yeşil alanların insan sağlığına olumlu katkıları hakkında yapılan araştırmalara her gün yenisi ekleniyor. Fakat yeşil alanlarda yaşayan canlıların bu katkıdaki payı üzerinde bilgimiz çok az. Reading Üniversitesinde doktora öğrencisi olan Natalie Clark,Şikago üniversitesi ile birlikte yürüttükleri sözkonusu araştırma için 1970 yılından itibaren yaşamı risk altında olan kuş cinslerini gözlem altına aldıklarını belirterek şöyle dedi: ’ Kuşları yada yüzen ördekleri seyretmek hepimizin hoşuna gider fakat onların varlığının bizim psiklojimize nasıl yardım ettiğini aslında bilmiyoruz.’

İngiltere genelindenden anketi cevaplayan katılımcılar, evlerinin çevresine gelen kuşların aktivitelerini, yeşil alanları hangi sıklıkta ve niçin ziyaret ettiklerini belirttiler. Üç buçuk yıl süren araştırmanın verilerini Birmingham Üniversitesi’ndeki konuşmasında açıklayan Clark, özellikle kuşların insan hissiyatı üzerindeki olumlu etkisinin sanıldığından çok fazla olduğunu, psikolojik ve fizyolojik açıdan iyi olabilmenin dış şartlardan nasıl etkilendiğini belirtti.

İnsanın yaşam alanının tabiatla içiçe olması gerektiğini hep söyleriz ve dinleriz fakat şehirlerin kuruluş biçimi yapay alanlarla süslendiği için aslında ne kadar azına razı olduğumuzu fark etmeyiz.

Cennet kelimesinin ‘bahçe ‘ anlamına gelmesi de insanın özünün nasıl bir dış çevreyle uyumlu olarak yaratıldığının göstergesidir. Bu asli ihtiyaç ‘çevre düzenlemesi’ diye eklenerek idare edilebilecek bir unsur değil malesef. Çünkü psikologların dediğine göre insanın, doğal anti-depresanlar olan güneş ışığı, oksijen ve yeşilliklerden oluşan bir çevreye ihtiyacı var. Çünkü ruhumuzun boğulması aslında temel problem iken; tembellik, stres, panik atak ve yorgunluk gibi yansıyan problemlerle meşgul olmakta ve onlara çözüm aramaktayız.

Sonuçta bize kalan dilimizde şu türküyü terennüme devam etmek değil de nedir: ‘Hadi gelin köyümüze geri dönelim… ‘

17 Aralık 2012, Natalie Clark, İngiltere Ekolojik Toplum Cemiyeti , Birmingham Üniversitesi, sciencedaily.com

www.gencdergisi.com