241 katılımcı ile gerçekleştirilen araştırmaya göre, bir insanın hangi niyetle para harcadığı o ihtiyacını giderilebilmesinde belirleyici rol oynuyor. Kendi arzusu, ilgisi ya da değerleri ile seçtiği harcamalar insana müthiş bir huzur ve mutmainlik getiriyor.
Yeni bir araştırmaya göre, güzel tatil beldelerine ya da konserlere gitmek gibi değişik aktiviteler için yapılan harcamalar, eğer başkalarını etkilemek için yapılıyorsa mutluluk getirmiyor.
Araştırmacı Howell “Niçin harcama yaptığınız neye harcama yaptığınız kadar önemli. Değişiklikler için para harcamak eğer ‘başkaları görsün’ diye yapılıyorsa, yaşananların getirdiği güzel hisler siliniyor. Böylesi bir dış motivasyon, kendini sorumlu ve özgür hissedebilmek, başkaları ile kaynaşmak gibi elde edebilecek temel psikolojik ihtiyaçlara zarar veriyor.” dedi.
Araştırma çerçevesinde insanların harcamalardaki niyetlerini ölçebilmek için bir anket hazırlandı. Bu ankette katılımcılardan nasıl bir tüketici olduklarını ve harcamalarının onları nasıl etkilediğini ortaya koymaları istendi.
241 katılımcı ile gerçekleştirilen araştırmaya göre, bir insanın hangi niyetle para harcadığı o ihtiyacını giderilebilmesinde belirleyici rol oynuyor. Kendi arzusu, ilgisi ya da değerleri ile seçtiği harcamalar insana müthiş bir huzur ve mutmainlik getiriyor. Kendilerini daha hayat dolu, özgür ve başkaları ile mutlu hissedebiliyorlar. Fakat başkaları tarafından onaylanmak için yapılan şeyler ve harcamalar ise aynı hisleri vermiyor ve eksiklik duygusu bırakıyor.
Howell’e göre burada en önemli olan nokta kişinin bir şeyi niçin satın aldığını kendisine sorabilmesidir. Çünkü bu sorunun cevabı sahip olunan şeyin verdiği güzel hissi yok edebiliyor.
İnsanoğlu ne mükemmel bir ahenkte yaratılmış. Ufak bir sapma ya da duygularda bulanıklık hemen hata sinyali vererek huzursuzluğa sebep oluyor. Ameller niyetlere göredir buyurmuş Efendimiz. Ve amellerin geçerliliği için de ‘ihlas’ şart koşulmuş. Yani karşılığı sadece Rab’den bekleyerek adım atmak. İhlasta insan için bir bütünlük söz konusu, fakat başkaları için adım attığında kendi içinde parçalanıyor. Bunun adına da ‘riya’ diyoruz yani ‘gizli şirk.’
Ahlak konusunun temellerini koyan 20. yüzyılın önde gelen psikoloji alimi Harvardlı Kohlberg, insanlar için ahlaki gelişim basamaklarını üç kısımda inceler. En düşük seviye, kendi menfaatine göre davranmaktır ki bu gruba çocukluk çağı ve kimi olgunlaşmamış yetişkinler girer. İkinci seviye başkalarının ne düşüneceğine göre davranmaktır. En üst seviyeye ulaşanlar ise insanlığın hayrına olan yüce prensiplere veya dini öğretilere göre davrananlardır.
Biz inanıyoruz ki ahlaki kuralların temeli hep dinlere dayanır. Bu yüzden ilahi inanç sistemlerinde ataların yolundan gitmek değil de kınayanın kınamasına aldırmadan kulluk etmek esastır. Yalnız Rabbinin hoşnutluğunu dileyen, ‘özgür’ kullardan olmak dileğiyle.
(18 Haziran 2012, Ryan Howell, San Francisco State University, Journal of Happiness Studies.)