DİN ADINA ORTAYA ÇIKMIŞ KÖTÜ ÖRNEKLER

“Gençler Deist Mi Oluyor”

Deizm ve ateizm gibi düşüncelerin yayılmasından etkili olan faktörlerden birisi de İslam adına ortay çıkmış kötü örneklerdir. Ne bilgi olarak ne de karekter olarak gerekli yeterliliği sağlayamamış bu kimseler, İslam adına ortaya çıkmış olsalar da faydadan çok zarar getirmektedirler.

Adeta İslam düşmanlarına malzeme oluşturmak için çaba ve gayret götermektedirler. Din adına doğru yanlış ayırt etmeksizin konşan bu kimseler, islam düşmanlarının Malzemecileri konumundadırlar. Gündeme getirdikleri konular ile karşı cenaha sürekli eleştiri imkanı sunmaktadırlar.

Müslüman olduğunu söyleyen kimsenin ticaretinde dürüst olmaması, alırken ve satarken ölçüyü tam yapmaması, yalan konuşması, başkalarının gıybetini yapması gibi ortaya koymuş olduğu olumsuz tutum ve davranışlar çevremizdeki birçok kimsenin dinden uzaklaşmalarına sebep olabilmektedir.

Devletleri ayakta tutan “adalet”, kişileri ayakta tutan ise “güven”dir. Adaletten uzaklaşan bir devletin ayakta kalması mümkün olmadığı gibi güven duygusunu kaybeden bir kimsenin de toplumda bir değer görmesi, topluma bir değer katmamsı mümkün değildir. Onun için dini anlamda öncü konumda bulunan kimselerin herkesten daha fazla tutum ve davranışlarına dikkat etmesi gerekir.

            İnsanların davranışlarına bakarak onlardan uzaklaşmak sadece dini konularda olmaktadır. Yanlış yapan din adamlarını ileri sürerek din ile kendi aramıza mesafe koyarken parayı kötüye kullanan bir zenginden dolayı para ile aramıza mesafe koymamaktayız. Zengin birinin parayı kötü yolda kullanmasından dolayı zenginlikten soğuyan kimse yok. İçinde bulunduğu mevki ve makamı kötüye kullananlardan dolayı kimse bunları terketmiyor. Ama mesele din olunca dindar insanların yaptıkları yanlışlardan dolayı direk olarak dinden uzaklaşıyoruz. “Küçük kafalar kişileri, orta kafalar fikirleri, büyük kafalar fikirleri konuşur” diye bir söz vardır. Konuşulması gereken kişiler değil fikirlerdir. Kişiler üzerinden sahip oldukları inanç yapısını yargılamak doğru değildir. Öyle dindar kimseler var ki dine uymak yerine dini kendine uydurmaya çalışmaktadır. Kitaba uymak yerine kitabına uydurma yolunu tercih etmektedir.Tabiki din adamının örnek olması gerekir. Elinden geldiğince yanlış yapmamaya gayret göstermelidir. Ama yanlış yapar ise o yanlışından dolayı da dinden uzaklaşmak gerekmez. O dinin yanlışı değil, kişinin kendi yanlışıdır. Bir kişi camide küçük veya büyük abdestini yaptı diyerek cami kapatılmayacağı gibi din adamlarının yanlışlarından dolayı da dinden uzaklaşılmaz. “Kötü örnek, örnek değildir” ilkesi bakımından o tür kimseleri örnek göstermek doğru olmadığı gibi onlar üzerinden meselelere yaklaşmaya çalışmakta doğru değildir.

İşin mahiyetini bilmeden, modaya uyarak veya aşağılık kompleksine kapıldıklarından dolayı deist veya ateist olanlar da vardır. Bunlar deizmin ve ateizmin ne olduğunu dahi tam olarak kavrayamamış kimselerdir. İçerisinde bulunduğu konumdan dolayı aşağılık kompleksi yaşamaktadırlar. Çevresinde bulunan ve kendisinden ileride olduğunu düşündüğü imslerin de yön vermesi ile dinden uzaklaşırlarken deizm ve ateizm gibi akımlara kapılmaktadırlar.

Allah’ın verdiği beyni dahi kullanmaktan aciz olan bu kimselere söylenecek hiçbir söz olmadığı gibi acınmaktan başka da bir şey de yapılmaz. Çünkü bunların doğruları, kendi doğruları değil çevrenin müsaade ettiği doğrulardır. Hayat kendilerinin olmasına rağmen kendilerine göre değil başkalarına göre şekillenen bir hayattır.  

Akıl-bilim ilişkisine değer verdiğini söyleyerek deismi seçen kimseler de vardır. Onlara göre dindar olmak aklı kullanmamak ve bilimden uzaklaşmaktır. Oysaki din akıllı kimseleri muhatap alır. Aklı olmayan kimse sorumlu değildir. Hadis-i şerifte çocuklar buluğ çağına ulaşana kadar, uyuyan kimse uyanıncaya kadar, deli akıllanıncaya kadar yaptıklarından hesaba çekilmeyecekleri belirtilmiştir. İslam bir taraftan akıllıları muhatap alırken diğer taraftan da beşikten mezara kadar öğrenmeyi emreder. İlk inen vahyi “oku”, ikincisi ise “kaleme ve onun yazdıklarına yemin olsun” şeklinde olan bir dinin ilimden uzak olması düşünülemez. Dinin aklın kullanılmasını kısıtladığını ve bilimden uzak olduğunu iddia etmek cehaletin zirvesidir. İslam’ın aklın kullanımına ve ilme verdiği değeri anlatmaya kalksak ciltlerle kitap yazmak gerekecek. Hatta bu konuda özel çalışma yapmış kiseler konuya dair ciltlerle eserler bırakmışlardır.

Ailevi proplemlerinden dolayı deizmi seçenler vardır. Anne babası ile sürekli bir çatışma yaşayan kimselerde bu durumu görebilmek mümkündür. Anne babası ile sürekli çatışma halinde olmakla birlikte onların baskısı altında kalan bu kimseler kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar pasif konumdadırlar. Ne zamanki kendi ayakları üzerinde durmaya başladığı anda ilk iş olarak onların karşısına çıkmaktır. Bu çıkma şeklini de genellikle inanç olarak tercih etmektedirler. Onlar Müslüman ise bu da onlara muhalfet olsun diye İslam’ın karşısında hangi oluşum var ise onu tercih etmektedir. Bu şekilde onlardan intikam almaya çalışmaktadır. Gençlerimizin bu duruma düşmemeleri için anne babaların çocukları ile iletişimlerini her daim canlı tutmalıdırlar. Onları anlamaya çalışarak gereken değeri onlara vermelidirler.

Küçükken onlar bizim peşimizden gelemek isterler ama çoğu zaman izin vermeyiz. Belli bir yaşa geldiklerinde ise biz onları çağırırız ama bu kez de onlar bizimle gelmezler. Bizimle olmak istemezler. Bizimle olmak istedikleri zamanlarda onlarla bol bol zaman geçirelim, onlarla birlikte olalım ki ilerde olumsuz bir durum ile karşılaşmayalım.