Üç yıl kadar önce Filistin’e insani yardım malzemesi ve ilaç taşıyan Mavi Marmara ülkemizin limanlarından yol aldı. Filistin’e doğru rotasını çeviren bu gemide başka ülkelerden de gönüllüler bulunuyordu. Gönüllülerin çoğu ise bizim ülkemizin insanıydı. Yıllardır abluka altında inim inim inleyen Filistin’lilere insani yardım yapmaktı. Bu yardımın içeriğinde yiyecek, içecek ve ilaç bulunmaktaydı. Gönüllülerin yapmak istediği insani yardımın dışında başka bir amaç taşımıyordu. Akdeniz’in uluslararası sularda, İsrail’in hunharca saldırısına maruz kaldılar. Hiçbir gönllünün elinde ne silah ne de gemide kesici madde vardı. Siyonist askerler kısa mesafeden ateş açarak dokuz canı katlettiler. İnsani yardım gemisini kana buladılar. Bu canice yapılan katliam, tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. Unutulması mümkün olmayan bir tarih sayfasıdır. Kurulduğu günden bu yana İsrail’in tarihi buna benzer çok kara lekelerle doludur.
Sayın Başbakan ilk günden buyana İsrail’i kınayarak , özür dilenmesi, tazminat ödenmesi, Gazze’ye insani yardım yolunun açılması, ablukanın kaldırılması gerektiğini bildirdi. Diplomatik temsilcilik alt düzeye indirildi. Anlaşmalar durduruldu, bir kısım ilişkiler askıya alındı.
Zaman zaman yarım ağızla özür diler gibi davranan İsrail, şimdi tam anlamıyla özür dilediğini ve diğer isteklerin kabul edildiğini en yetkili ağızdan ilan etti.
Siyonist emellerini arka arkaya uygulamaya koymaktan çekinmeyen, Ortadoğunun güvenliğini bozan, dünyanın güvenliğini tehdit eden, arzı fesada veren girişimlerini çok şımarık bir şekilde ve pervasızca yapmaktadır. Yapmaya da devam etmektedir. Bu tavrı dünyanın güç dengesizliğinden kaynaklanmaktadır. Tek kutuplu güç dengesini bozacak güçler oluşmalıdır.
Etrafı altı metre yüksekliğinde İsrail’in çevirdiği beton duvarlar içerisinde yaşam savaşı veren Filistinlinin çığlığını dünya duymuyor, kulaklarını tıkıyor. Bunun yanında saldırgan politikasını orantısız basın desteğiyle, lobi faliyetleriyle ve bir takım siyonist girişimleriyle İsrail, Filistinlileri saldırgan, kendilerini de mazlummuş gibi gösterebiliyor. İsrail’in zulmüne Hırıstiyan dünyası duyarsız kalabiliyor. Bu zulme, hakkı savunan ülkeler sahip çıkmalı. Koca bir asırdır mazlum Filistinlilere zulmu reva gören, Müslümanlarca kutsal sayılan Mescid-i Aksa’yı altını oyarak yıkılacak duruma getiren, vatanı istila edilen Filitinlilerin yanında olmak ve siyonizme dur demek insanlığın en büyük görevi ve sorumluluğu olmalı.
Bilerek ve isteyerek kasten yapılan bir katliamın özrü nasıl anlaşılmalı ? Böyle bir özür, ancak siyonist düşüncenin gizli emellerini gerçekleştirmek için olabilir. Tarihe daha çok karanlık sayfalar ilave etmek için özür dilenmiş olabilir.
Bu özrün arkasından çok uyanık olamak durumundayız. Her türlü ilişkilerde inceden inceye düşünmek zorundayız. Bu özrün altında siyonist emellerin olabileceği bizi çok endişelendirmektedir. İsrail yeni kirli planlar peşinde olabilir. Umarın endişemiz boşa çıkar.
Selam ve dua ile…