AFŞİN-EFSUS SU TAERLERİ (SU TEĞİRİ)


Dedem Köşoğlu Süleyman’ın yeşil çayırlı içinde sümbüller, nergisler açan, çeşit, çeşit meyvesi olan serin bahçeleri vardı. Kerpiçten yapılmış toprak kokulu evler evin önünde topraktan avlu, sabah olunca o toprak avlu kapının önünden akan arktan kovalarla çekilen serin sularla sulanırdı. Toprak Kerpiç evin avlusunda bulunan çam ağacından yapılmış büyük su taerinin içerisi su ile doldurulurdu. Çam ağacından yapılmış su taeri-Teğiri içerisinde bulunan suyu buz gibi soğuturdu. Kerpiç evlerin etrafı çiçek kokusuyla birlikte toprak kokusu sarardı. Türkiye Türkçesi ağızları sözlüğünde Teğir anlamı ağaçtan oyma su kabıdır. Geçmişle gelecek arasında bağları koparmamak düşüncesi ile Afşin’imize ait bu ahşap su teğeri yaşamış olduğumuz kültürümüzün bir parçasıdır. Bir zamanlar Afşin’imizin dağları ile Atlas tepesi, Beyceğiz, Payamca ve İkiz tepeleri çam ve ardıç ağaçları ile kaplı orman ağaçlarıydı. Ağaçlar içerisinde belki de kendisine en fazla kutsallık izafe edilen ağaçtır ardıç ağacı. Belki yüksek tepelerin ulu ağacı olmasının da bunda yeri vardır. Anadolu’nun İslamlaşmasında büyük önemi olan Hacı Bektaş-ı Veli de Makalât’ında marifet konusunu anlatırken, onu, müminin gönlünde kök salmış ağaca benzetir. Onun dervişleri ile beraber çıktığı Hırka dağında, gölgesinde oturdukları ağaç da aslında bir ardıç ağacı idi. Dedem Köşoğlu Süleyman’ın evinde kalın hezen dediğimiz ardıç mertekler bulunmaktaydı. Baba annem kalın hezen denilen mertek ardıç ağaçlarının Beyceğiz tepesinin ardıç ağaçları olduğunu ve bu ağaçları dedemin camızlar ile tepeden indirdiğini bana anlatmıştı. Sert bir ağaç olduğu için ardıçtan yapılan tahta kaşıklar ve su teğiri daha pahalı ve uzun ömürlüdür. Şimşir kaşıklarla birlikte düğünlerde ve bayram günlerindeki oyunlarda tercih edilirdi. Tahta kaşıklar artık duvarlarımızı süsler hale geldiği gibi, artık çektikçe kokan ardıç ağacından yapılan tespihleri de unuttuk. Afşin’imizde suyu içilecek çok güzel Pınarlarımız vardı. Pınarların güzel sularını evlerin avlusunda çam ve ardıç ağacından yapılmış su teğiri kapları bulunurdu. Ardıç ve çam ağacının işlemesi kolaydır. Afşin’imizin Beyceğiz Mahallesinde yol üzerinde sayılı evler vardı bu evlerin hepsinin ucu bucağı görünmez bahçeleri vardı. Afşin’imizin Beyceğiz Mahallesinde avlulu büyük evlerin avlusunda teğir dediğimiz ağaçtan oyma boyu dört veya beş metre uzunluğunda kalın çamdan ve ardıç ağacından yapılmış su taerleri vardı. Beyceğiz Mahallesinde hatırladığım kadarıyla evler seyrek olmasına rağmen mağ denilen geniş uzun avlulu kerpiçten yapılmış evler vardı. Rahmetli Din Âlimi Çakır Hocamız Durdu PEKÖZ Efendinin büyük evinin avlusunda büyük su teğiri vardı. Yine Afşin’imizin tarihi evlerinden biri olan Muharrem BERKTAŞ’IN evinin avlusunda su teğiri-su taeri vardı. Üstelik çam ağacının bir özelliği de suyu soğuk tutması ve ona latif bir koku vermesidir. Çam ormanlarından çıkan pınarların suyu oldukça soğuk olur. Çam ile su arasındaki bu ilişki Büyük Seyyah Evliye Çelebinin de dediği gibi çam ormanlarının bulunduğu yerlerde ağaçtan yekpare bardaklar veya boduçlar ile su teğirleri yapılıp su kabı olarak kullanılmasına yol açmış. Su Teğiri- Taeri yapımında Çam ve ardıç ağacı kullanılırdı. Bir zamanlar Afşin’imizde sevgi, saygı vardı. Afşin’imizde Kaybettiğimiz, yitirdiğimiz, artık tarih olan bu şehri insanlarıyla anarak, tarihe bir perde aralayıp "belki bulur muyuz" diyerek, bulabildiklerimizi de yeni nesillere anlatabilmek, gösterebilmek umuduyla yola düşmekti bizimki. Bizi biz yapan, "yitiğimizi” aramaktı amacımız. Kentlerinde İnsanlar gibi kaderi var. Bazen ağlarlar, bazen gülerler. İşte kaybolan Efsus şehrinin bulunuşu, bu kentin kaderini değiştirecek kadar önemli, öyle önemli ki Afşin-Efsus Antik kentini bir tarih hazinesi olarak değerlendirmeliyiz. Afşin’imiz yıllardır tarihini ve kültürünü arıyor. Teknolojik gelişmeler insan hayatındaki alışkanlıkları değiştirdiği gibi geçmişte revaçta olan birçok mesleği de ortadan kaldırmaktadır. Giyimden, ev eşyasına, mimariye kadar birçok meslek bugün unutulmuş ya da unutulmak üzeredir. Afşin’imizde dört beş metre uzunluğunda çok kalın çam ağacı özel keser ve aletlerle oyularak su teğiri yapılırdı. Eskiden Afşin’imizde su şebekesi yoktu. Emirli çoban pınarından büyük ark yoluyla Afşin’imize gelen su bakraçlarla evlere taşınarak su teğiri ağzına kadar su ile doldurulurdu. Besim Atalay'ın, (Maraş Tarihi ve Coğrafyası, İstanbul-1339, sahife-156'da ki) eserinde "Maraş'ta alelekser [çoğunlukla) evler kerpiçten yapılır. Afşin’imizdeki evler kerpiçten yapılır geniş çok uzun avlusu olurdu. Kerpiç evlerin mertekleri ve döşemeleri ardıç ağacından oluşmaktaydı. Ardıç ağacı aynı zamanda insanların sağlığı açısından faydalıydı. Ardıç ağacı mertekleri ve döşemesi kerpiç evlerin yazları serin kışları sıcak olmasını sağlıyordu. Her evin avlusunda bir su teğiri bulunmaktaydı. Su teğirleri yazları suyu buzdolabı gibi soğutur ve aynı zamanda çamın kokusu suya ayrı bir tat vermekteydi. Kış aylarında da su teğirleri kullanılmaktaydı. Su teğirlerinin bir özelliği kış günü suyu buz tutturmazdı. Dedem Köşoğlu Süleyman Efendinin evinin büyük geniş uzun avlusunda beş metre uzunluğunda ardıçtan yapılmış kalın su teğiri vardı. Önceleri Afşin’de şimdiki gibi taksi falan yoktu. At ile yolculuk yapanlar atını evin önüne bağlar su teğirinden suyunu içer giderlerdi. Afşin’imizin Beyceğiz Mahallesi ile Yeşilyurt Mahallesi adeta bir yeryüzü cennetiydi. Ağaçlardan gökyüzü görünmezdi. Bahçelerinin kenarından buz gibi akan geniş su arkları vardı. Bahçemizi sulamak için gürlevike giderken rahmetli Çakır hocası Durdu PEKÖZ amcanın iki katlı geniş avlulu evinde büyük su teğiri vardı. Hele Çakır hocası Durdu PEKÖZ amcanın bahçesi sanki cennet gibiydi. Afşin’imizin tüm bahçeleri sanki bin cenneti. Hele Köşoğlu Halil amcanın sekili bahçesi ucu bucağı görünmezdi. Yine Köşoğlu Süleyman Dedemin Bahçesinin ucu bucağı görünmez büyüklükteydi. Bahçelerimiz mis gibi kokardı. Afşin’imizde tüm kabilelerin çok güzel cennet gibi bahçeleri vardı. Bu bahçelerin yanından akan su arklarının kenarında yarpuzlar kokardı. Tüm bahçelerimizde bülbüller ötüşürdü. Afşin’imizde bulunan cennet bahçelerimizin içerisinde bulunan kerpiçten yapılmış evlerin avlusu süpürüldüğü ve sulandığı zaman toprak kokardı.Teğiri –Taerleri içerisine doldurulan suyu buz gibi soğuturdu.Evlerde pişirilen yemeklerde teğirin –Taerlerin suyu kullanılırdı.Gerçekten ağaçtan su kabı yapıldığı gibi birde yine ağaç oyularak arı kovanı yapılırdı. Buna şimdikiler kara kovan diyorlar. Gerçekten ağaçtan yapılan Su kabı Teğir-Taer suyu nasıl buz gibi soğutuyorsa, ağaçtan yapılan arı kovanı olan halk arasında kara kovan denilen peteğin balı lezzetli oluyor. Çünkü ağaçtan oyularak yapılan peteğe suni arı peteği monta edilemiyor. Sadece arı kendisi bu peteğe kendi işçiliğini yapıyor işte buda balın Lezzetini tadını veriyor Karadeniz bölgesinde anzer balı ve diğer ballar böyledir. Ardıç ağacının ve çam ağacının insanlarımızın yaşantısında ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Afşin halkımız tarafından daha önce kullanılan bir nevi su deposu görevi yapan suyu buzdolabı gibi soğutan kaybolan yok olan ve unutulan su kabı olan Afşin’deki su Teğiri –Taerini sizlere hatırlatmak istedim. Afşin’imizin tarihine kültürüne sahip çıkalım Tarihi eserlerimizi Lütfen kırmayalım ve üzerine yazı yazmayalım.
Saygılarımla
DERLEYEN
ARAŞTIRMACI YAZAR
MUSTAFA KÖŞ