“Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin onda bir payı bulunur ve onu bilir ama pek azı o konuda kafa yorar. Çoğu kimse, onu olduğu gibi benimser ve hiç şaşırmaz. Bu büyük sır zamandır.”
Momo/ Michael Ende
Nihayet beklediğimiz çağrı duyuldu: Başın öne eğilmesin ey insanoğlu, dik dur ve telefona bakma ki tekno-esaretten kendini kurtar!
Tristan Harris, Stanford Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra, Google firmasında dizayn edilen ürünlerin kullanım felsefesinden sorumluyken, şimdi karşı cepheye geçerek artık insanları bütün bu dijital “tyranny (zorbalık)” imparatorlukla savaşa davet etmektedir. Kurmuş olduğu “Time well spent (İyi değerlendirilen zaman)” hareketinde kendisine katılan birçok yazılım şirketiyle birlikte, kendi değerlerimizi önceleyerek teknolojiyle nasıl daha az ve kaliteli zaman geçirebileceğimizin yollarını araştırmaktadır ().
NPR Radyosunda kendisiyle yapılan röportajda, bize sunulan sosyal ağların ve telefon uygulamalarının hipnoz etkisiyle artık istem dışı yönelinen birer dürtü haline geldiğini ve bu ahvalin, etik olmadığı için durdurulması gerektiğini söyledi.
Harris’a göre, “Teknoloji temelde nötr bir özellik taşır ve nasıl kullanırsan öyle işlev görür” anlayışı bu konuda bizi yanıltan en temel düşünme biçimi. Çünkü cep telefonu elimizdeyken, kullanıcıların irade ve kontrolünü yok etmek isteyen ekranın arkasındaki binlerce kişilik bir takım olduğunu görmüyoruz. O insanların mesleği, kullanıcıların dikkatini çekerek kurguladıkları proğramla daha çok vakit geçirilmesini sağlamaktır. Bunun sebebi, “attention economy” yani dikkat endüstrisi diye de çevirebileceğimiz bu sistemin, insanların ilgisini satın alabilmek üzerine kurulmuş olmasıdır.
“Teknoloji sayesinde kapasitemiz genişledi, bilgimiz arttı ve hayat görüşümüz zenginleşti, burada ahlaki olmayan nedir?” sorusu üzerine teknolojiye karşı olmadığını belirten Harris başka bir soruyla bunu cevaplandırdı: “Sizce milyonlarca insanın, hergün sabah kalkar kalkmaz eline telefonu alarak açtığı facebook, twitter, snapchat gibi sistemlerden hangisi, ulaşmak istediğimiz ideal hayat konusunda bize rehberlik etmek amacıyla kurulmuştur?”
Harris, Google bünyesinde çalışırken kurdukları teknoloji labaratuvarında, algıyı yanıltarak dikkat çekebilmek ve mantıklı düşünme gücünü zayıflatarak nasıl daha ikna edici özellikte ürünler proğramlanabileceğine dair genç mühendislere verdikleri derslerden bahsederek şöyle devam etti: “Sonuçta, binlerce insan tarafından hergün ortalama 150 kez kontrol edilen internet ağına girmek, artık bilinçli yapılan bir tercih yerine düşünmeden yapılan bir çeşit reaksiyon haline gelmiştir. Örneğin kullanımı giderek yaygınlaşan Snapchat, genç insanlar için son derece önemli olan “başkaları benim için ne düşünüyor ve ne konuşuyor” merakını gidermek amacıyla düzenlenmiştir. Bu sistemlerin her biri farklı bir işleve sahipmiş gibi görünse de aslında hepsinin tek amacı, kendileriyle daha çok vakit geçiren bir kitle oluşturabilmektir çünkü bu onların borsadaki hisse senetlerinin değerini belirleyecektir.”
Peki çözüm nedir? Tristan Harris, öncelikle, bize hizmet etmesi gereken teknolojinin zihnimizi esir almaması için daha bilinçli davranmak zorunda olduğumuzu vurgulamaktadır. Dijital ortamdaki proğramların, insanların vaktini çalmak için yarışmak yerine, onların hayatında daha faydalı olabilmenin sorumluluğu ile yapılması gerektiğini söyleyerek, kurucusu olduğu hareketin internet sayfasında detaylı örneklere yer vermektedir. Ayrıca üye olarak katılanlarla, internet kullanımını en aza indirerek, başka yollardan kendimizi geliştirebilmek için farklı yöntemler gösterilmektedir.
Önceki dönemlerde, kendimizle yaptığımız büyük cihadın bu kadar zorlu olduğu zamanlar var mıydı bilinmez ama artık hepimiz için en öncelikli ve en önemli yere sahip olduğu aşikardır.
Tristan Harris gibilerin artması dileğiyle...
3 Kasım 2016, Tom Ashbrook, NPR/On Point, Tristan Harris: Building a More Ethical High-Tech Economy.