İç Huzur 8
Günahlardan Uzak Durmak
Huzur denildiğinde ilk akla gelen şeylerden birisi de günahlardan uzak durmaktır. Yapılan iyilikler insanı rahatlattığı, ona huzur verdiği gibi işlenen günahlarda insanı huzursuz eder, onu sıkar ve kalbini daraltır. Her iyiliğin yayınladığı pozitif bir enerji olduğu gibi günahlarında negatif bir enerjisi vardır. Günahlar, insanda negatif bir enerji birikmesine sebep olur.
“O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür. (Zilzâl: 4-8) ayet-i kerimelerinde ifade edildiği gibi yeryüzünün mahşer günü konuşacağı ve üzerinde kimler ne yapmış ise onları haber vereceğinden bahsedilmektedir. Yine Fussilet suresinde insanların azalarının konuşacağı ile ilgili şu ayet-i kerimeler yer almaktadır: “O gün Allah'ın düşmanları cehennem ateşine sürülmek üzere hep bir araya toplanırlar. Onunda oraya varınca, kulakları, gözleri ve derileri, yaptıkları hakkında onların aleyhinde şahidlik ederler. Onlar derilerine: "Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?" derler. Derileri de: "Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu, sizi ilk defa yaratan O'dur ve siz yine O'na döndürülüyorsunuz" derler.” (Fussilet: 19-21)
Bu ve buna manada olan diğer ayet-i kerimeleri göz önünde bulundurduğumuzda hem yeryüzünün hem de insan bedeninin yapılan iyilik ve günahları kaydettiğini anlayabiliyoruz. Allah hem toprağa hem de insan bedenine farklı bir hafıza vermiş ve onlar kıyamet günü üzerlerinde işlenen iyilik veya kötülüklere kendi lisanı halleriyle ile şahitlik yapacaklardır. Ayet-i kerimedeki zerre kadar iyiliği ve kötülüğü görmekten maksatta onları gözleri ile görmesidir. Çünkü Allah müminlerin birçok günahlarını affedecek. Mümin işlediği her günahın karşılığını görmeyecektir.
Yer yüzü ve insan bedeni yapılanları kaydettiği için günah işlenen bir mekânda bulunmak veya sürekli günahlarla haşir neşir olan kimselerle beraber olmak insanı sıkar. Bir mekânda işlenen günahlar adeta o mekânın ruhuna işlemekte ve orada bulunan herkesi etkilemektedir. Hz. Peygamber (sas) Tebük seferi esnasında Salih (as)’ın kavminin helak olduğu yerden geçerken orduya: “Kimse burada dinlenmesin. Kuyudaki sudan içmesin. Hızlı bir şekilde bu mekânı terk etsin” diye emretmişti. Sahabeden bazıları kuyudan su aldıklarını ve onunla hamur yoğurduklarını söylediklerinde hamurları dahi attırmıştı. Buna benzer bir uygulamayı, Kabeyi yıkmaya gelen Ebrehe’nin ordusunun helak olduğu yerden geçerken de yaptırmış ve oradan hızlıca geçilmesini emretmişti.
Bu rivayetlerden de anlaşıldığı gibi işlenen günahlar veya iyilikler, mekanlar ve bu fiilleri işleyen kimselerin bedenleri tarafından kaydedilmektedir. Mahşer günü hesaplar görülürken de Allah’ın emretmesiyle o mekanların ve beden azalarının konuşmaları ile ortaya çıkacaktır.
Bunun böyle olduğunu günah işlenen bir yer ile ibadet yapılan bir mekânı ziyaret ettiğimizde teneffüs ettiğimiz havadan anlayabiliriz. İbadethanelerde insan huzur bulurken günah işlenen mekanlarda ise kalbi daralır ve bir an önce oradan uzaklaşmak ister. Yine öyle insanlar vardır ki onların yanında bulunmak insanı rahatlatırken bazılarının yanında birkaç dakika kalmak bile sıkar.
Belki farkında olalım veya olmayalım ama işlediğimiz her günah başta kalbimiz olmak üzere bedenimizi olumsuz yönde etkilerken iyilikler ise hem bedenlerimizi hem de ruhlarımızı rahatlatacaktır. Günah işleyen kimseye, işlediği günahın şekline göre Allah’ın azabı, iyilik yapanlara da iyiliklerine göre Allah’ın rahmeti tecelli edecektir.
Devam Edecek