Kendi Kısmetine Razı Olmak Başkasının Elinde Olanlara Tamah Etmemek
İnsanı mutlu eden en önemli şeylerden birisi de kendi kısmetine rıza gösterip başkalarının ellerinde olanlara tamah etmemektir. Her insanın yaratılışı farklı olduğu gibi kısmetine düşen ve düşecek olan şeyler de farklıdır. Kişinin kendi elinde olanlara rıza gösterip elde edemeyeceği şeyler için hırs göstermemesi onu mutlu edecektir.
Hz. Peygamber (sas) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “İnsan anne rahminde iken dört aylık olduğunda Allah bir melek gönderir. Onun rızkını ve ecelini yazar”. Yani bir kimse daha dünyaya gelmeden önce dünyada ne kadar yaşayacağı ve neleri yiyebileceği takdir edilmiştir. Bu sadece insan için değil bütün canlılar için geçerli bir durumdur. “Yeryüzünde hiçbir canlı varlık yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın” (Hûd, 11/6) ayet-i kerimesinde de ifade edildiği gibi Allah, bütün canlıların da rızkına kefil olmuştur.
Dünyaya gelen her insanın rızkı, kendisinden önce belirlenmektedir. Henüz daha doğmadan, anne rahminde dört aylık bir yavru iken dünyada neler yiyip içeceği takdir edilmektedir. Hiç kimse rızkını yemeden ölmeyecektir. Konu ile ilgili olarak Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmaktadır: “Cebrail (as) bana geldi ve şöyle vahyetti: Ey Muhammed! Ümmetinden hiç kimse rızkını yemeden ölmeyecek. Onun için onlara söyle rızıklarını helal yollardan elde etmeye çalışsınlar.” Yani herkes kendisine takdir edilen rızkını yiyecek ve ondan sonra ölecektir. Yani herkes kendi rızkını yiyecek ve kendi kaderini yaşayacaktır.
Herkes kendi rızkını yiyecek ve kendi kaderini yaşayacağına göre neden başkalarının elinde olanlara göz diksin? Onları almak için çaba ve gayret sarf etsin?
İnsanın kendisine ait olanlara rıza göstermeyip başkalarının ellerinde olanlara göz dikmesi ona huzursuzluktan başka bir şey vermeyecektir. Asla elde edemeyeceği bir şey için boş yere çaba sarf edecek ve sıkıntısını artıracaktır. İçerisindeki kin, kıskançlık, çekememezlik ve düşmanlık gibi duyguları harekete geçirecektir.
İnsan başkasının sahip olduğu şeylere karşı tok gözlü davranmalıdır. Çünkü onlar kendisinin değil başkasının nasibidir. Allah, herkesin nasibini ayrı takdir etmiş ve onlar da onun hissesine düşmüştür. Allah, herkese farklı farklı zenginlikler ve özellikler vermiştir. Herkes aynı şeye sahip olacak şekilde yaratılmamıştır. Allah birilerini zengin yaratırken diğerlerini daha fakir yaratabilir. Birilerine ileri derecede zekâ verirken diğerine aynı derecede vermeyebilir. Bir konuda geride olan kendisinden ileride olanın elinde olanı almaya çalışmamalı ve kendi kısmetine razı olmalıdır.
Kişinin kalbine haset duygusu geldiğinde: “Allah benim rızkımdan kesip ona vermiyor. Onun rızkını da bana vermeyecek. Onun rızkı ayrı benimki ayrı. Herkes kendi rızkını yiyecek. Benim olmayan bir şey için neden haset edeyim” diyerek kendini haset etmekten kurtarabilir.
İnsanın kendi hissesine düşene razı olup, başkalarının ellerinde olanların peşinde olmaması onu mutlu edecektir. Kendisi için istediğini kardeşi için de istediği müddetçe her iki taraf arasında muhabbet tesis edilecek ve mutluluklar artacaktır. İnsanı hasetten kurtaracak olan şey ise muhabbettir. İnsan kendisi için istediği güzellikleri kardeşi için de istediği müddetçe aradaki sevgi bağı gittikçe artacak ve kopması mümkün olmayan sevgi bağları oluşacaktır.
Devam edecek