(İç Huzur 9)
Kur’an-ı Kerimin kendisi huzur ve mutluluk kaynağı olduğu gibi aynı zamanda en büyük bir mutluluk rehberidir. Yani Kur’an-ı Kerim ile meşgul olmak insanı mutlu ettiği gibi insana mutlu olmanın yollarını da öğretir.
Kur’an-ı Kerimde üç şeyden “Mesken” olarak bahsedilir. Eş, Ev ve Gece. Sükûn kelimesinden türemiş olan “Mesken” kelimesi “kendisinde huzur bulunulan yer” demektir. Bu manada eş, ev ve gece insanı mutlu eden şeylerdendir. “İçinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açıcı bir aydınlık olarak da gündüzü sizin için yaratan Allah'tır. (Mu’min: 40/61)”, “O, geceyi — içinde sükûn ve istirahat etmeniz için — (karanlık), gündüzü ise (çalışıp kazanmanız için) aydınlık olarak yaratandır. (Yunus: 10/67)” ayet-i kerimelerinde de ifade edildiği gibi geceler; insanları dinlendiren, yorgunluklarını gideren ve onların mutlu olmalarını sağlayan Allah’ın kevnî ayetlerindendir. Gecenin bu özelliğinden yaralanabilmek için onun fıtratına uygun davranılmalı. Erken yatıp erken kalkan hayatından zevk alır ve bereket görür. Günün en verimli saatleri seher vakitleridir. Geç saatlere kadar oturarak bu vakitleri uykuda geçirmek yerine erken yatıp erken kalkarak günün bu bereketli anlarını değerlendirmek daha doğru olanıdır.
İkinci huzur kaynaklarımız ise evlerimizdir. “Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı (Nahl: 16/80)” ayet-i kerimesinde de ifade edildiği gibi evler insanların huzur kaynaklarıdır. Dilimizde de evler için “mesken” kelimesinin kullanılması da bu inceliği içerisinde barındırmaktadır. Evler sadece insanların içerisinde ikamet ettikleri yerler değil, huzurla ikamet ettikleri yerlerdir. Gerçekte de böyledir. Küçükte olsa insanın içerisinde barınabileceği bir evinin olması onu mutlu edecektir. Ev sahibi olmak fıtri bir duygudur ve insan bir şekilde bunu elde etmek ister. Hatta ekonomik olarak çok fakir toplumlarda dahi insanlar bu ihtiyacını en basit şeylerle de olsa gidermeye çalışırlar. Hindistan’ın başkenti olan Eski Delhi’de insanların caddeler üzerine kartonlardan ev yaparak yaşadıklarını gördüğümde bu ayet aklıma gelmişti. Kartondan, kamıştan veya en basit şeylerden de olsa insanlar kendilerine ait, geceleyebilecekleri, içerisinde kendilerini rahat hissedebilecekleri bir yerin olmasını onarı huzurlu ve mutlu edecektir. Mutluluklarına katkı sağlayacaktır.
Üçüncü huzur kaynağımız ise eşlerimizdir. “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. (Rum: 30/21)” ayet-i kerimesinde de ifade edildiği gibi insanın eşi onun huzur kaynağıdır, huzur kaynağı olmalıdır. “Yalnızlık Allah’a mahsustur” şeklinde güzel bir söz var. Kadın olsun erkek olsun herkes yaratılış gereği evlilik hayatına ihtiyaç duyar. Doğru bir evlilik yapıldığında bu insana huzur ve mutluluk getirecektir. Yalnızlık her zaman insanı sıkar. Yaş ilerledikçe yalnızlık duygusu çekilmez hal almaya başlar. Bu durumda olan bir kimse kendisini rahatlatmak, içerisinde bulunduğu boşluktan kurtulmak için farklı alanlara yönelmeye başlar. Onun için zamanında yapılan doğru evlilikler insanların huzurunu artıracaktır.
Peygamber Efendimiz (sas) de: “Şu üç şey insanın mutluluğunu artırır. Saliha bir hanım, geniş bir ev ve rahat bir binek” (Müsned, 1/168) buyurmuşlardır. Burada da insanın rahat edebileceği bir bineğin insanı huzurlu edeceği belirtilmiştir.
Her şeyde aşırılığı yasaklayarak mutedil olmayı emreden dinimiz bu konularda da dengeyi gözetmeyi emretmiştir. Gereksiz ve lüks harcamalar ile evliliğin huzur kaynağı olmaktan çıkarak bir stres kaynağına dönüşmesini yasakladığı gibi ev ve binek sahibi olurken de ölçülü davranmayı emretmiştir. Sahip olduğumuz ev ve bineklerimiz ihtiyaç çerçevesinde olmalı. Birer gösteriş ve zenginlik yarışına dönüştürülmemelidir.
İnsanın kendisine ait olan geniş ve ferah bir evde, ailesiyle birlikte bir gece geçirmesi başta anne baba olmak üzere ailenin her ferdi için birer huzur ve mutluluk vesilesi olacaktır.