“Gençler Deist Mi Oluyor”
Deizm ve Ateizm gibi inanç yapılarının yaygınlaşmasında etkili olan sebeplerden birisi de dünyada var olan zulüm ve işlenen kötülüklerdir. Dünyada var olan zulmü ve adaletsizliği hem Deistler hem de Ateistler kendilerini haklı çıkarmak için delil olarak kullanmaktadırlar.
Ateistlere göre bir yerde zulmün olması orada Tanrı’nın olmadığına delildir. Eğer tanrı olsa idi orada adaletsizlik ve zulüm olmaması gerekirdi. Çünkü Tanrı adil olmalı ve zulme de karşı durmalıdır. Tanrı asla adaletsizliğe ve zulme rıza göstermez. O halde bir yerde adaletsizlik var ve zulüm de işleniyor ise orada Tanrı yoktur.
Deistler de aynı gerekçelerden hareketle Tanrı’nın âlemi yarattığını ama daha sonradan insanlara müdahale etmediğini iddia ederler. Onlara göre Tanrı âlemi ve insanı yarattı ve kenara çekildi. Âlemin işleyişine müdahale etmedi. Bir yerde bir zulmün ve adaletsizliğin olması da Tanrı’nın buna müdahale etmediğinin delilidir. Eğer Tanrı müdahale etmiş veya edecek olsa idi dünyada zulüm ve adaletsizlik olmayacaktı. Bugün dünyada adaletsizlik ve zulmün devam ediyor olması Tanrı’nın bunlara müdahale etmediğine delildir.
Dünyada devam eden adaletsizlik ve zulüm gerçekten Allah’ın olmadığı veya Allah’ın dünyadaki işleyişlere müdahale etmediği anlamına gelir mi? Veya bu tür durumlar karşısında Müslümanın duruş şekli nasıl olmalıdır?
Dünyadaki zulüm ve adaletsizlik Allah’ın olmadığına veya dünyadaki işleyişe karışmadığı anlamına gelmez. Allah’ın varlığı ve müdahale etmemesi ile ilgili değildir. Hadiseleri doğru değerlendire bilmek için doğru yerde durmak ve doğru yerden bakabilmek gerekir. Dünyada var olan hadiselere sadece dünya penceresinden bakmak olayları yanlış değerlendirmeye götürür. Dünyada var olan zulme ve adaletsizliğe de böyle bakmak gerekir. Dünya ve ahiret bir terazinin iki kefesi gibidir. Bu iki kefe arasındaki dengenin nasıl olduğunu söyleyebilmek için iki kefeyi de görmek gerekir. İki kefeyi de göre bilen kimse kefelerden biri hafif veya ikisi de eşittir diyebilir. Tek kefeye bakarak onun ağır ya da hafif olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
Dünyada zulüm gibi veya adaletsizlik gibi gözüken şeyler, ahiretle birlikte değerlendirildiğinde zulüm veya adaletsizlik olmadığı görülecektir. Allah, dünyada bir insana mal vermemiş olabilir, onun sağlığını almış olabilir veya onun bazı zulümlere uğramasına müsaade etmiş olabilir. Fakat bu duruma karşılık o kimseye ahirette neler verdiğini biz bilemiyoruz. Belki de o kimsenin cenneti, uğramış olduğu haksızlıklardır. Belki de onun hastalığı veya özürlülüğü onun cennetidir. Bir şeyin kişi hakkında zulüm olabilmesi, o kimseden bazı şeyler alınırken ahirette ise bunlara karşılık ya daha az şey verilmesi veya hiç verilmemesidir. Terazinin karşı kefesine hak ettiğinden az bırakılmasıdır. Dünya hayatında, terazinin iki kefesini görme imkânımız olmadığı için insanların başlarına gelen bela ve musibetlerden dolayı onlara zulmedildiğini veya haksızlığa uğradıklarını söylemek mümkün değildir. Belki de bizlerin hayırlı gördüğü şeyler şer, şer olarak gördüğümüz şeyler ise hayır olabilir.
Dünya hayatını anlamlı kılan şeyler gerçekte hayatı anlamlandıran şeylerdir. Dünyada kötülük olmasa idi hayatın bir anlamı olmazdı. Sağlığı anlamlı kılan hastalıklardır. Hastalık olmasa sağlık diye bir şey olmaz veya sağlığın kıymeti anlaşılmazdı. Güzeli güzel yapan çirkinlerdir. Çirkinlik olmadan güzellik olmazdı. Güzeli güzel yapan çirkinledir. Çirkinlikler olmasa güzelliklerin bir anlamı olmayacaktı. Dünya hayatında var olan adaletsizlik ve kötülük gibi şeyler de aslında hayatın anlamını ortaya çıkaran şeylerdir.
Dünyada var olan adaletsizlik ve zulümlere imtihan olarak bakmak gerekir. İmtihanın olduğu yerde zıtlıklar olmalıdır. İnsanın önünde iki yol var ise imtihan olur. Tek tercihin olduğu yerde imtihan olmaz. Sadece iyiliklerin olduğu bir dünya hayatında imtihandan bahsetmek mümkün değildir. Bir yerde imtihanın olabilmesi için iyilik ve kötülüğün, hayır ve şerrin, zulüm ve adaletin bir arada olması zorunludur. Zıddı olmayan bir şeyle imtihan olmak mümkün değildir. İnsanın önünde birbirine zıt iki yol olacak ki imtihan gerçekleşebilsin. İnsan kendi özgür iradesi ile birini tercih edecek ve tercihinden dolayı da sorumlu olacaktır. Tek kutuplu dünya da ne imtihan olur ne de hayatın bir anlamı olur. Gece olmadan gündüzün, hastalık olmadan sağlığın, zulüm olmadan adaletin kıymeti ortaya çıkmaz.
Zulmü veya kötülüğü yaratmak kötülük değildir. Kötülük, zulmü ve adaletsizliği tercih edip işlemektir. Allah, hem imtihan olmanın bir gereği olarak hem de yaşayacak olduğumuz hayata bir anlam, bir değer katmak için her şeyi zıtları ile birlikte yaratmıştır. Onun için hadiselere doğru yerden bakabilmek önemlidir. Kötülüğün yaratılmasına sadece kötülük tarafından bakıldığında durum tamamen olumsuz olarak algılanabilirken imtihan ve hayata anlam katması penceresinden bakan kimse için son derece gerekli bir durum olarak görülebilir.
Devam Edecek