Yuvan Mezarın Olacak Farzet
Kaçıncı sabahıma uyanacaktım kim bilir? Sabaha uyanamadan zifirilere uyandım. Sallanıyordu, bu sefer salıncağım değil yuvam. Sallayansa annem değildi. Korktum önce; annemin gelip kabus gördün kızım demesini bekledim sessizce. Gelmiyordu... Sarsıntılar artık korkunç bir hale gelmişti. Bürümüştü bedenimi iliklerime kadar dolan korku. Sonra ağzımdan çıktı yavaş yavaş kelamlar. Anne, kardeşim, abla, baba neredesiniz? Alın beni bu karanlık yerden. Sürükleyin gerekirse, kurtarın bu mahşerden. Sonunda kalkabildim ayağa usulca, elimdeki oyuncağımla. Ne olur bitsin artık diye bağırdım boşluğa. Neredeyim ben, neden kimse yok burada, neden her yer karanlık? Sadece bakınmakla kaldım etrafa. Bedenim hafifledi bir anda. Üzerimdeki tüm acılar dağılmaya başladı teker teker. İçimden diyordum zaten bitsin artık yeter. Yaşım 5, çektiğim her acı ise ölüme eş. Galiba oldum ben meleklere kardeş. Acılarım dindi zaman geçtikçe. Farklı bir yerdeydim, oyuncağım yoktu bu sefer. Başta yalnız hissettim. Ama aslında ait olduğum yer burasıymış, öyle dedi nur yüzlü cevher kanatlılar. Meğer ben şehit olmuşum. Beni şehit eden ise düşmanlar değil yuvammış. Bilmiyordum ki yuvamın da düşman sayıldığını. Düşmanlar sadece insanlar sanırdım. Tek ihtiyacım olan annemin kokusu babamın elleri diye düşünürdüm. Nereden bilebilirdim ben yuvamın benden onları alacağını, onlardan beni alacağını.
FELEK SENİ BANA MECBUR ETTİ
Hayatın külfeti içimi kemirirdi,
Balı dahi insana zehir ederdi,
Kafamda dinmeyen sesler hep söyle derdi:
Bu hayat artık yaşamaya değer miydi?
Gayrı hiçbir şey bana zevk vermezken,
En güzel yemişler tat vermezken,
Ağaçlar dahi meyve vermezken,
Tanrı’dan bana bir armağan geldi.
O bir armağan ki:
Sevdaya tövbe etmiş gönlümü uyandıran,
Cemalinin güzelliğiyle ay’ı utandıran,
Bir bakışı ile kalbimi dağlayan,
Ve bunlar gibi daha nicelerine sahip olan...
Fakat hiç anlayamamıştım.
Bu armağanı hak edecek ne yapmıştım?
Hangi hasenatımın karşılığını almıştım?
Yalvardım işte o anda ulu Tanrı’ya:
“Tanrım mukayyet ol şu acizin aklına”
“Verdiğin armağan öyle güzel ki”
“Kalbim her an yerinden çıkacak sanki”
Sevdamın lütfuyla beraber
Kahrı bile güzelmiş meğer.
Yanmak aslında insana acı vermezmiş.
Ateşim sen olacaksan eğer
Yanmak bile pek güzel işmiş.
Sen bana olacaksan eğer hastalık,
Derman aramak ne büyük aptallık.
İlle de bulmamı istiyorsan derman:
Kendinden mahrum etme hiçbir zaman.
Bu ne müthiş armağan ki:
Yaşatıyor aynı anda bilmem kaç duyguyu.
Sevinç, özlem, hüzün ve belki birazda korkuyu...
Bunların hepsini nasıl yapabiliyor hiç bilmem ama
Onu düşlediğim zamanlar haram oluyor bir dakika uyku
Yazmak istiyorum daha, anlatmak istiyorum.
O eşsiz güzelliğini, söylediğin sözlerin kalpteki tesirini...
Fakat harflerden bile kıskanır oldum seni.
Harfler kim ola ki uzun uzun anlatıyor seni?
Anlaşıldı ki sözlerin sonuna gelindi:
Felek seni Emir’ine mecbur etti...
04.17
Neydi bu yaşadığımızın adı?
Kim bilebilirdi bir gecenin hayatına mal olacağını?
Bir buçuk dakikadan geriye hiçbir şey kalmayacağını,
Sarılması güç yaralar açacağını…
04.17
Muhteşem sarsıntı uyandırdı herkesi,
Feryat figan, kendinden geçen çığlık sesleri,
O gece son nefesini aldı kimileri…
Dökülen gözyaşları karlara karıştı,
O günden sonra hiç o kadar kar yağmadı.
Soğuk hava insanların içine kazındı.
Acılar tek paydada toplanıyordu.
Anneler enkaz altında çocuğunu bekliyordu çaresiz,
Her yer kalabalıktı ama herkes yapayalnız.
Tek bir saniye geçmiyordu, sancısız.
Bu acıların, tarifi imkansız…
~Depremde hayatını kaybedenlere ithafen~
Bir Şehit Tanıdım
Bir şehit tanıdım okul koridorunda
Elleri cebinde dolanıyor durmadan
Öğrencileriyle konuşuyor arada
Benim şefkatli öğretmenimdi o adam
Bir şehit tanıdım Gazze sokaklarında
Birkaç damla suya muhtaçken boğazları
Keyfine bakıyor sıcak yataklarında
Dizisini takip ediyor bazıları
Bir şehit tanıdım haber kanallarında
Çocukları tabutuna sarılıyorlar
Dumanı tütmüyor baba ocaklarında
Fakat üzülmeyin ölü değildir onlar
Bir şehit tanıdım Irak sınırlarında
Gecesi, gündüzü, ailesi olmayan
Güçlükle dayanıyor kış soğuklarında
Ona bütün kalbiyle minnettar bu vatan
Sana Şiir
Gel sevgilim gel, kimdeysen.
Kalbimdeki isim sadece sen,
Yıkılmışım ruhum enkazında kalmış,
Dayanamam yüreğine değmesin başka ten.
Gel sevgilim gel kimdeysen.
Uzun bir mazi…
Gözlerimde kaldı sözlerinin izi,
Gel sevgilim gel, gelki kıskansınlar bizi.
Gidene yazılıyor şimdi bu şiir,
Kalırsan sevgilim sen olursun en güzel şiir.
Gel sevgilim gel kimdeysen,
Mecnuna dönerim seni kaybedersem.
EĞİTİMDE ÖZGÜNLÜK
Eğitim doğduğumuz an ailede başlar ve yaşamımız boyunca devam eder. İnsan hayatının temellerini ailesi ile birlikte atar aslında. İletişim becerisi, düşünme becerisi, ahlaki değerlerini ve daha pek çok kişisel özellikleri aileden kazanır. Eğitim hayatı her insan için çok önemli bir yere sahiptir. İnsanın ileride yaşamına yön vereceği için nasıl bir eğitim sistemi içerisinde bulunduğuna, kimlerden eğitim aldığına, kimlerle arkadaşlık kurduğuna dikkat etmesi gerekir.
Ülke içinde kaliteli bir eğitim sistemi kurabilmek bu yüzden önemlidir. Bu sistemi kurabilmek için ne yapmamız gerekir, kaliteli bir eğitim neden alamıyoruz bundan bahsetmek istiyorum.
Doğru eğitimciler yetiştirmek bu aşamadaki en önemli faktörlerden birisi. Buna da ilk kendimizden başlamamız gerekiyor. Buradan sonraki sözlerimi işini hakkıyla yapan, özverili, bilinçli eğitimcileri ayrı tutarak söylemek istiyorum. Çok fazla egoist, bilinçsiz, farkındalıksız kişiler tarafından eğitim alıyoruz. Kendini her konuda mükemmel göstermeye çalışan, hatalarını kabul etmeyen kişiler çok artmış durumda. Görevini severek, disiplinden ödün vermeden, menfaatsiz yerine getirecek, öğrencinin üzerinde iz bırakacak eğitimciler gerekiyor ülkemize. Bunun yanında en önemli eksiklerden biri de eğitimde eşitlik olmasının adaleti getirmemesidir. Adaletli eğitim yaşa, kültüre ve öze uygun toplum dinamiklerini karşılayan ve geleceğin ihtiyacı olan yaşam biçiminin analizi ile yapılmalıdır. Mekatronik ve yönetim bilişim sistemleri hayatımızda yokken şu an hep bu sarmalda gidiyoruz. Bu ifadeyi şu örnekle açıklayabilirim; her öğrenci aynı koşullarda yaşamıyor ve aynı kalitede eğitim almıyorlar ama hepsi aynı sınava giriyor. Bu noktada Finlandiya’nın eğitim sistemine değinmek istiyorum. Finlandiya’da yok denecek kadar az özel okul bulunmaktadır. Ülkede eğitime ayrı bir önem verilmektedir. Öğrenciler kendi anlama kapasitelerine göre ilerlerler ve herhangi bir toplu sınav yapılmaz kişiye özel değerlendirme sınavları yapılır. Biz de böyle bir sisteme sahip olursak ülkenin insanları hem psikolojik olarak hem de kariyer olarak daha güzel başarılara imza atabilirler.
Kendi toplumumuza, dinamiklerimize ve kültürümüze özgü bir düzen kurarak başarılı bir eğitim sistemi kurabiliriz. Bu nedenle kültürel hassasiyetimize, manevi değerlerimize hitap eden, heyecan uyandıran kalıcı bir sistem kurup toplumumuzu dirilişe hazırlamalıyız.
Vazgeçmem
Sensizlik.
Sen asla yaşamadın bunu, bilemezsin
Ben her geçen gün ölüyorum, göremezsin
Belki bir gün sen de bunu fark edersin
Seni ne kadar sevsem de, sen sevemezsin
Sevginden yoksunum.
Girmenin yolu var mı o güzel kalbine
Gittiğinden beri hapsoldum gözlerine
Anlasana, muhtacım o güzel sesine
Layık değilim belki de senin sevgine
Kabullendim.
Sen hariç, bütün dünyayı kendimden sildim
Beni asla sevmeyeceksin, kabullendim
Bunu geç dahi olsa zor yoldan öğrendim
Ama sanma ki seni sevmekten vazgeçtim