ARAFTAKİ HİSLER
Anlatsan anlamayacaklar, bağırsan duymayacaklar
Boşa çabalamamak gerekir çünkü hiç sen olmamış ki onlar
Öpsen hissetmeyecekler, sarılsan belki de itecekler
Duygular en başından oluşmamıştır, suçu kendinde aramanı isteyecekler
Sevsen hissetmeyecekler, daha fazlasını arayacaklar
Halbuki onlar içindeki hislerden bi haberler, bilemezler, bilmek istemeyecekler
Gözlerine baksan, kaybolsan, görmeyecekler, daldın sanacaklar
Ellerini tutsan, kenetlensen, düşeceksin diye tuttun sanacaklar
Ama her şey farklıdır senin için
Onlara bi haber olan her şey sana pahabiçilmez gelecek
Bir bakış sana çok şey anlatır, mesela baktıkça içinde kaybolduğun toprağı
Bir sarılış sana çok şey anlatır, tek bir ruha indirgersin bedenini
Ve bir insan sana çok şey anlatır, herhangi bir şeye bir daha böylesine anlam yükleyememeyi...
ŞİİRSEL YALNIZLIK
Her geçen gün bir ızdırap yüreğime
Bitmek bilmiyor içimdeki savaşlar
Geriye dönüp de bakınca mâzimize
Ruhlarımız bizden gizlice ağlarlar
Tek çare zaman sanardım önceleri
Doğruymuş hepimize şifa zaman
Evvelden beri özlediğim o günleri
Sanki içine almış saklıyor bir roman
Sarıldım geceye rüyamın tekinde
Yıldızlar sokaklara inmesin istedim
Bir güneş kadar parlaktı gelecek bize
Düşlerim gelecekten iz taşır dilerim
Vuruldum kalbimden varamadım yara
Avuçlarımda dünden izler kalmadı hiç
Birikiyor hasret hüzne bir yudum kala
Zihnimden silinmeyen dualar hariç
Bir mazi bin hatıra oluverir bazen
Yaşamak gerek bulunduğun her anı
Ürpertiyor seni senden kalan son sen
Dünyaca okunan şiirsel yalnızlıkları...
AH BU ŞARKILAR
Şarkılar örter yaşanan tüm acıları,
Geriye iter üstüne gelen duvarları,
Gün gelir gerçek kılar gördüğün rüyaları,
Sabah eder bitmez dediğin akşamları.
İlan eder bağımsızlıklarını kelimeler,
Daha güzel bir hayata ikna eder,
Gözyaşlarını silmeyi dener,
Mutlu olana dek başucunda bekler.
Anlatılmaz dert, dert nedir bilmeyene,
En iyi yoldaştır şarkı dert içinde yüzene,
Şifa olur sevip de karşılık görmeyene,
Şu serper sanki gönlüne.
YOL AYRIMI
Hep yalnızım,kalabalıkta bile olsam.
Kör gibiyim gördüğüm tek şey gölgelerim.
Koşuyor muyum yoksa sürükleniyor muyum,
Bilmiyorum,bu alnımdaki kırışıklıklar,
Ne zamandan beri oradalar.
Unutmakta sana benzer,
Bulutlarda sana selam eder,
Sağır mı kaldın,dilsiz mi?
Yoksa ben mi sağırlaştım.
Tuttuğum bir kalem gibisin,
Hiç bana ait değilsin,
Sen değilsin,anılar değil,
Bakışlar değil,tutuşlar değil.
Yüzüme mi güler olmuş,
Artık ağlayan gözlerin.
Sorun bende miymiş,
Yoksa benimle olmaktamıymış.
Nereye gideceğim bilmiyorum,
Sığınacak dolu limanım varken
Küllerde geziniyorum
Kuşlar bile şaşkınken,
Ben ne haldeyim dersin?
Güneş gözümü alır olmuş,
Artık acıtmaz olmuş,
Yürürken batan dikenler.
Yolun sonu nereye varıyor,
Ya da herhangi bir sonu var mı?
Habersizim. Biliyorsan söyle
Hangi merhem iyi gelir bu iki göze.
Çicek açmaz olmuş bahçem,
Diken bile bitmez olmuş güllerimde.
Ben ne bahçıvanlık yapabildim.
Ne de bahtiyarlık.
Söyle yolu var mıdır bu yol ayrımının,
Nereye varır,nereye varmaz.
Gidilecek bir mezarın bile yokken
Kime sorulur ki şimdi bunlar.
Gülümse sen kıskansın tüm dünya
Ara başka gülleri,dikensiz olurlar belki.
Kıymık batmasın sana bir daha,
Kan tutar seni unutma.
Gökyüzüne bakma,yıldızlara bakma,
Hatırlama beni bir daha
Unut beni bir akşam mehtabında
Duymasın kimse sesimi.
Bakarsın kader ya bu,
Bir yerde görürsün.
Tanıma beni,göm
Göm beni dipsiz mezarlara
BİR GECE SESSİZLİĞİ
Göz kapaklarının bir birine kavuştuğu an.
O an her şey o kadar sessiz, suskun ve durgundur ki:
Sanki bütün dünya seni dinlercesine herşeyini anlatırsın.
Tüm herşeyini nedensiz,sebebsiz.
Sana cevap veremeyen seni teselli edemeyen biriyle dertleşmek ne kadar da garip.
Kimsesizliğinden mi yapar insan böyle?
Herkes baktığı gökyüzü ne kadarsa o kadarını sahiplenir.
Akşamın karanlığı insanın içindeki karanlığı ortaya çıkarır.
İnsanların tek bölüşebildikleri şeyin adıdır gece.
Aslında geceler herkesindir ama kimsenin değilmiş gibi kullanırsın.
Herşeyi anlatmanın verdiği rahatlıkla göz kapakların kapanır ve geceye huzurlu bir veda
edersin.
YANLIŞ İLİKLENMIŞ DUYGULAR
Kalbimize giren insanlarla bağ kurabilmek kolay olmuyor. Hayal kuruyoruz, gerçek olsun istiyoruz. Bazen çok çabalıyoruz, çok direniyoruz, çok mücadele ediyoruz. O insanı ev biliyoruz, hayatımıza odak noktası yapıyoruz. Göremediğimiz ise yanlışlardır. Belki o kişi yanlıştır. Yanlış insana doğru duygular ağır gelir. Ev sandığımız insanlar, sığınak bile olamaz; göremiyoruz. Bir gün sonrasını bilmeden yılları düşlüyoruz. Bir bataklık aslında; çabaladıkça batıyoruz. Kendi çabamızla hazin sonumuzu hazırlıyoruz. Kameranın odaklayamayacağı kadar kalitesiz bir insanı odak noktası yapıyoruz. Tüm bunlar tek bir kelimede birleşiyor: yanlış.
Yanlışları fark ederken geç kalıyoruz. Bu geç kalış, bizden hayattaki en değerli olanı, zamanımızı alıyor, çalıyor. Fark edip geriye dönüp baktığımızda koca bir hiç görüyoruz. O hiçliğe günler, haftalar, aylar, belki de yıllar harcıyoruz. Bir saniye sonrasına garantimiz yokken yanlışlarla ömür geçiriyoruz. Gömlek iliklerken baştan bir tanesini yanlış iliklemenin, devamının da yanlış gitmesine sebep olması ve bizim bunu sona gelene kadar fark etmememiz gibi bir zaman kaybıdır bu. O yüzden temkinli olmamız gerekiyor. Kontrolsüzce atılan adımlar, kişiyi felakete sürüklüyor.