ZAMANSIZLIK HAYATI YAŞANMAYA DEĞER Mİ?
Zamansızlık yorar insanı. Herkesin ağzında o klişe söz: “Zaman hızlı geçiyor.” Peki ya zaman mı hızlı geçiyor yoksa biz mi hızlı geçiyoruz zamandan? Hızlı geçiyoruz evet, çünkü oturup soluklanmaya, dinlenmeye vaktimiz yok. Her gün ertesi günü bekliyoruz fakat bugünün tadını hiçbir zaman çıkarmıyoruz. Örneğin bir anne çocuğunu özlüyor, onun okuldan gelmesini bekliyor. Yalnızlığının farkına varıp da keyfini sürmüyor. Daha sonrasında ise biraz kafa dinlemek istiyor. O zaman da çocuğuyla vakit geçirmeyi keyifli hâle getiremiyor. Yani dengeyi koruyup anın tadını çıkarmak yerine ertesi vakti zevkliyor. İllaki görmüşsünüzdür. Kışın yazı özleyip yazın kışı isteyenleri. Her şeyden çok çabuk mu sıkılıyoruz acaba? Yok yok, bence vakti sırlayamıyoruz. “Vakti sırlamak da ne” dediğinizi duyar gibiyim. Vakti sırlamak bir nevi sınırlandırmak. Her şeyin zamanını bilmek, ayarını korumak, birbirinden ayırabilmek. O anın tadını çıkarmak. Bence vakti sırlayabildiğimiz vakit, vakitten hızlı geçmiş olmayacağız. Peki ya zaman... Sizce de çok hızlı geçmiyor mu? Geçiyor geçmesine bir de bir önceki yılı aratıyor insana. Engel de olamıyoruz. O halde bize düşen görev ne kadar hızlı geçerse geçsin faydalı kullanabilmek. Öyle değil mi? Boş şeylerle uğraşmayıp dolu dolu geçirelim zamanımızı. Bakın bakalım o zaman hayat yaşamaya değer oluyor mu?..
YORULMAM
Sakız çiğnemekten
Ağlayıp gülmekten
Duygu düşüncelerden
Usanırım, usanmam şiir yazmaktan
Soba yakmaktan
Komşuya uğramaktan
Ateş harlatmaktan
Usanırım, usanmam şiir yazmaktan
Fıkra anlatmaktan
Saçımı taramaktan
Filmlere bakmaktan
Usanırım, usanmam şiir yazmaktan
Usanırım çok muhabbetten
Getirir ayrılığı tezden
Külden ,ateşten, közden
Usanırım, usanmam şiir yazmaktan...
ÖLMEK İÇİN YAŞAMAK
Bir hüzünle giriyorum artık,
Yeni yaşıma.
Her seferinde daha yorgun daha olgun...
Yaşanılmayacak dünyada ölememek.
Kimse kutlamasın doğum günlerini,
iyi ki doğdun kelimesi söylenmesin.
Doğduğumuz dünyanın sorumluluklarını alamadı omuzlarımız.
Ayaklarımızda prangalar oldu.
Dilimiz doğrulara sustu,
Gözlerimiz hep kördü,
Söyleyin bana nasıl yaş alınır bu dünyada?
Ölmenin kurtuluş olduğunu anladığımdan bu yana,
yaşamak acı verdi bana.
Bedenim bile emanet iken
Nasıl sarılayım hayata...
MÜSTAHAK
Bulutlar kabarır yağmur yağar
Zenginin mülküne su sıçrar
Fakiri ise büsbütün sel yutar
Hükümdar der: "Yağmuru da topla yağmuru da topla .”
Gözler var bunu görmez
Kulaklar var işitmez
Halkın ise umrunda olmaz
Ahh müstahak müstahak!
DAVALI ŞAİR
Bu şair davalı şair
Davası duygular
Davacı şiirler
Her bir mısra aleyhine gizli tanık
Anlatıyor içyüzünü hatta ve hatta yeryüzünü
Hakimlerse yerden göğe kadar
Arşın boyu oldu yargılar
Sanki unutulan keskin bir şeyler var
Bu mahkemeler bir ömür kadar
Sen yine de düşün Yüce Divan-ı
Gök kubbeden öte kubbeler var