" Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size düşkün , müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir." ( Tevbe sûresi, âyet 128 )
Yüce Allah; zikredilen bu ayeti kerime de kendi isimlerinden olan " raûf= çok şefkatli ve rahîm= pek merhametli sıfatlarını Resulullah (sav)'e vermiştir ki, önceki peygamberlerden hiç biri bu sıfatların ikisine birden mazhar olamamışlardır.
29 Kasım 2017 gecesi, Mevlid gecesidir. Kandil kelimesini; üzerine basa basa kullanmak istemiyorum. Çünkü, Asr-ı Saadet döneminin kutlu, mutlu halinden, yaşayışından sonra, İslam ve Müslümanlık sekteye uğratıldı, hurafi şekiller, şekilcilik, uydurmalar, saptırmalar, sapıklıklar alabildiğine yayıldı ve yayılmaya da aynen devam etmektedir.
Resulullah (sav)'in, ümmet için örnek yaşayışı, mümtaz halleri terkedilerek, ellerde misvak ağacı, yemekte masa kullanmamak, diz çökmek, otoya binmeyip Deveyi tercih etmek, sakal bırakmayı farzlaştırmak, sarık sarmayı, başın arkasına uzatmayı en büyük sünnet bilmek, uzun sakalla, entari ile gezmeyi Peygamber adeti bilmek, masada, sandalye üzerinde, çatalla, kaşıkla yememek vb. lüzumsuz, gereksiz şeyleri ibadet olarak algıladık!..
Halbu ki, böylesi şekilcilik, kandırmacılık gösterileri değil de, Resulullah (sav)'in aşağıda maddeler halinde izah edeceğimiz hallerini Müslüman kitleler olarak almış. yaşamış olsaydık daha erdemli, daha faydalı iş yapmış olmaz mıydık?
1- Güzel ahlak sahibi olmak:
Resulullah (sav); güzel ahlak sahibi insandı. Dostuna, düşmanına ve herkese , her şeye karşı doğru, dürüst, örnek hali ile numune-i imtisal olarak tanınmış, hiç bir kimse onun doğruluğu, güzel yaşantısı hakkında en küçük bir itirazda bulunmamıştır.
2- Doğruluk:
Resulullah (sav); insanların, yaşamış olduğu dönemin, o çirkin çağın, halinin içerisinde en doğru insandı. O " Muhammed'ül-Emin" olarak herkes tarafından tanınmış, emanete asla ihanet etmemiş, hasımları bile, onun doğruluğu sebebi ile emanetlerini ona teslim etmişlerdir. Hicret etmeden önce, üzerinde bulunan emanetleri sahiplerine teslim etmesi unutulmayacak, yaşanacak, yaşanması gereken bir haldir.
3- Sevgi merhamet:
Resulullah (sav)'deki acıma duygusu, merhameti, anlatılamayacak kadar önemlidir. Yaşlı insanlara karşı merhameti, çocuklara karşı sevgi menbaı oluşu mükemmeldir. Hatta, namaz esnasında, rükûda, secde de bile, torunları Hasan ve Hüseyin (ra), sırtına biniyorlar, onların keyifleri geçinceye kadar secdede oyalanıyordu.
4- Aile ve çocuk sevgisi:
Nikahı altında çok hanımları olmasına rağmen, hiç bir hanımı ile kavga etmemiş, onları azarlamamış, hiç birisine bir fiske bile vurmamıştır. Hanımları arasında adaleti temin ederek, hiç birinin hakkını diğerine geçirmemiştir.
Sokak da, görmüş olduğu, karşılaştığı çocukların başlarını sıvazlar, onları dinler, onlarla şakalaşıp çocukların gönüllerini almış olurdu. Karı-koca arasında, bir yanlış boşanma hali olduğu zaman derhal müdahale eder, haksızlık yapanı kınardı.
5- Tabiat sevgisi:
Resulullah (sav) tabiatı, tabiat varlıklarını çok severdi. Tabiatta uçmakta olan bir Serçenin bile rahatsız edilmesini istemez, taş atanları, kuşları rahatsız edenleri, ağaçları kesenleri, doğayı tahrip edenleri takbih ederdi.
6- Hayvan sevgisi:
Peygamberimiz (sav); hayvanlara aşırı yük yüklenmesini kabul etmez, onlarında can, nefis taşıdığını, aç kalmasını, aşırı yorulmasını kabul etmezdi.
7- İnsanlarla iyi geçinmesi:
Sevgili Peygamberimiz (sav), kimseye küsmez, dargın durmaz, dargın duranları da hoş görmezdi. İnsanlar arasında, dostluğu, sevgiyi, saygıyı öne çıkarır, öfkeye, hiddete, şiddete, gayz ve kine müsaade etmezdi.
8- Çalışmak ve üretmek:
Cenab-ı Peygamber (sav); boş duranı, çalışmayanı, avare avare zaman geçirenleri tasvip etmez, daima çalışmayı teşvik ederdi. Kör, kısır, tevekkül anlayışını ve böyle düşünenlere kızardı.
Ama, ne hazindir ki, günümüz dünyası, Müslüman kitleler, peygamberimizin bu çalışma emrini, çalışın tavsiyesini anlayamamış, el kapılarında, Batı aleminde maişetini temin etmek için sürekli Batı'ya kaçma çalışmaları görülmektedir.
9- Tevazu ve alçak gönüllülük:
Günümüz dünyasında, onu göklere çıkaranlar, İsa peygamberle yarış yaptıranlar utanmalıdır. Resulullah (sav); krallığı, tacı, tahtı , padişahlığı reddeder, " kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum" anlayış ve düşüncesini öne sürerdi.
İşte, günün Müslümanlarının yanlışı onu haddinden fazla büyütmek, beşer oluşunu unutup, ilahlaştırmak derecesinde büyütüp, kendi üstadlarına, şeyhlerine zemin hazırlamaktır.
10- Onun sünneti kimseye yük olmamak:
Hatemül-Enbiya olan Peygamberimiz (sav); kimsenin kimseye yük olmasını istemez, dilenmeyi, sailliği, merhamet avcılığını tasvip etmezdi.
Bu gün, İslam aleminin içerisinde bulunduğu yaşam tarzı, utanılacak, sünnetle, Peygamberin hali ile bir ilgi ve alakası olmayan bir atalettir, zillettir.
Bir kere, Batı alemindeki endüstriyal gelişmeler, teknik ve teknolojide atılımlar, Müslümanların olması gerekirken, maalesef, Peygamberimizi ve onun sünnetini yanlış anlamış olduğumuz için gerilerde pineklemekteyiz.
11- Onun sünneti; içinde yaşadığı Arap örf ve adetleri değildi:
Günümüz Müslümanları; onun cübbesini, sakalını teberrüken gezdirmekte, saf, masum, bilmeyen, okumamış insanları göz yaşlarına boğmaktadırlar. Hatta, Batı ülkelerine bile götürülen sakal telleri etrafında insanların, rast gele tavaf ettikleri bile görülmektedir.
Netice olarak;
21 nci çağın Müslümanları; hali hazır Resulullah (sav)'i; Kur'anî ölçülere göre anlamış, okumuş değildir. Hali hazır anlayışımz, taklit, gelenek, atalarcılıktan öteye gitmemektedir.
Dolayısıyla, uyduruk kandil geceleri, tüm bu anlattıklarımıza birer canlı şahittir. Yani, bayramlaştırılan kandil geceleri, okunmayan Kur'an Kerim, anlaşılmayan, yaşanmayan onun emirleri.
Buna karşılık, her an, her dem yükselen faizcilik, fuhuş, tefecilik, kıtal vak'aları, kadınların sokak ortalarında öldürülmeleri, Kur'an'ın yaşanmadığına birer örnektir.
Resulullah (sav), bir ağacın, bir yaş dalın kesilmesini bile kabul etmez iken, bir orman ülkesi olan ülkemizin ağaçları, yeşil manzarası, kıyıları, sahilleri acınacak halde değil midir?
Son söz olarak, Peygamberimiz; onun dünya anlayışını, onun ahiret fikrini günümüz dünyasına taşımamız lazımdır. Öylesi anlaşılmadan okunan mevlid tilavetlerinden ziyade, kandil kutlamalarından öte, Kur'an'ı anlamak, Resulullah (sav) tanımak lazımdır..
Selam ve dua ile..