" ....Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü alt üst olurdu. Lâkin bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir." ( Bakara sûresi, âyet 251 )
Ayeti kerimeye kısa bir yorum yapacak olursak;
Zikredilen bu ayeti kerime, dünya hayatında yürürlükte olan ilâhî nizamın bir ölçüde açıklaması vardır. Allah insanlar arasında sosyal dengenin kurulmasını bazı sebeplere bağlamıştır.
Bu itibarla insanlardan bir kısmı zengin bir kısmı fakir, bir kısmı güçlü bir kısmı zayıf, bir kısmı sağlıklı bir kısmı hasta, bir kısmı mümin bir kısmı inkarcı olacak ki, bunlar arasında kurulacak ilgi ve irtibatlar, yeryüzünün imar edilmesini temin edip sağlayacaktır.
Tıpkı müspet ve menfi kutuplar arasında ışık ve enerji meydana geldiği gibi insanlar arasında vuku bulan harplerde bu hikmete bağlıdır. İşte bu ayet de Allah yasasının bazı ilkeleri anlatılmıştır. Bu mukaddimeden sonra;
" Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhidi,
Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi."
Hakikaten, insanın düşünce ve dimağını dumura uğratacak bir ölüm, kalım mücadelesi!.. Bir kere, dünyanın tüm emperyal kuvvetleri Çanakkale önlerine gelmiş, Anadolu Türk yurdunu baştan başa işgal ederek, Türk adıyla bir kimse bırakmamaktı!..
ABD. İngiltere, Fransa, İtalya, Avustralya, Hintli, Yunan ve tüm birleşik güçler!.. Zamanın en dehşetli silahları beraberlerinde ama, karşılarında silahsız kağnı arabaları!... Silahsız, azıksız, tüysüz, sakalsız, daha hayatlarının baharında olan gençler!..
Aynı vakayı; 15 Temmuz kalkışmasında görmüş, tecrübe etmiş, yaşamış bir milletiz!.. Çanakkale önlerine gelmiş bulunan süper güçler, nasıl Anadolu'da ezanı susturamadılar ise, 15 Temmuz darbe girişiminde de ezanlar susturulmak istenmiş, İHL'lerin, İlahiyatların, Kuran Kurslarının kapısına vurulmak istenen kilitler bir bir parçalanmıştır!.. Nurullah hocanın şiirinde dile getirildiği gibi;
" Karanlık bir gece, kanlı ve derin,
Ateşle boyandı yüzü göklerin,
Şehitler bağrına uzandı yerin,
Zamanın nabzında atan bizimdir,
İhanet onların, VATAN BİZİMDİR!"
......
Evet, " İhanet onların VATAN bizimdir" sözünde vurgulandığı gibi, bu aziz millet, her alanda küffarla boğuştuğu gibi, içte de, karşısına bir hayli karşı çıkan gruplar, cemaatler ve başka handikaplar çıkmıştır.
Çanakkale ölüm kalım günlerinde vermiş olduğumuz 253 bin şehit ve bir o kadarda gazi vererek, yurdumuzu canımız pahasına korumuşuzdur.
Milli Mücadele yılları, akabinde, 27 Mayıs İhtilalı, 12 Mart muhtırası, 12 Eylül sıkıntısı ve 28 Şubat post modern denilen illetin hala iliklerimizde acısını duymaktayız. Üniversite kapılarında, başını açmadan, derse giremeyen kız öğrencilerimizi unutmuş değiliz.
Demek ki, dış mihrakların, iç mihrakların oyun, hile, desise ve dalavereleri bitmemiş ve bitmeyecektir!.. Bir kere, bu milletin; 40 yıl gibi bir zaman, ekmeğini yemiş, suyunu içmiş ve havasını teneffüs etmiş bir nankör; 15 Temmuz da, aziz milletin can boğazına sarılmış, dıştan aldığı emirleri dikte etmeye çalışmıştır.
Onun içindir ki, 18 Mart ile, 15 Temmuz direnişimizi iyi bilmemiz, iyi idrak etmemiz lazımdır. 18 Mart 1915'te tüyü bitmemiş delikanlılar, seher vakitlerinde ezanlarla sesini duyurur iken, 15 Temmuz 1916'da din görevlilerimiz, gecelerde uyumayıp, minarelerde " sala" vererek milleti uyandırmasını bilmişlerdir.
" Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber" diyen atamız Akif; sanki 15 Temmuz ahlaksızlığını görürcesine bu tür şiirlerini dile getirmiş ve terennüm etmiştir.
Dolayısıyla, bu ülkede, bu milletin içerisinde, ne 18 Mart'lar bitecek, ne de 15 Temmuz'lar hitame erecektir? 18 Mart direnişimizde, 253 bin şehit bir o kadarda gazi verir iken, 15 Temmuz direnişimizde de 250 küsur şehit, iki bin küsur gazi vermişizdir.
Hal böyle iken, en yakın tarihimizde karşımıza çıkan " Afrin Harekatımızda görmüş olduk ki, bu aziz milletin uğraş vermesi, sanki bir kara sevda gibi, bir bitmeyen aşkı yaşamak gibi devam ederek gitmektedir.
" Eşek Arılarının" vınlayıp dolaştıkları gibi, tüm şeytani fraksiyonlar, dış şeytanlar aziz milletimiz üzerinde dolaşmakta, pis, mülevves salyalarını TÜRKİYE topraklarına akıtmak için kolaçan edip durmaktadırlar.
ABD'nin renkli kafalı, kınalı sarılı D. Trump'ı; taa on bin KM. ötelerden gelerek, Irak topraklarında, Suriye topraklarında, Suudi ve Yemen diyarlarında şeytanilik yapmaktadır. Niçin gelmektedir?
Çünkü, can damarında dolaşan Siyonistçe kan, kendisini depreştirmekte, bir oraya, bir buraya saldırgan yapmaya çalışmaktadır. Kos koca ABD devleti; üç, beş bin çapulcu, haydut, aldatılmış insanların, biçarelerin ellerine silah vererek, bize karşı cephe oluşturmuştur.
Bağrında beslemiş olduğu 15 Temmuz canavarı ve sapkınını, Pensilvanya'da tutarak, onun ölmesine kadar , ondan istifade etme yollarını aramaktadır. Pensilvanya Keşişi ne yapacaktır?
Tabii ki, ülkemiz ve milletimiz aleyhine ajanlık, casusluk yapacaktır. Oysa, bu aziz millet, bu tür densizlikleri, edepsizlikleri, tuğyanı çok çok görmüş ve yaşamıştır. Bu şaşkınlığı, 18 Mart kıyamında da gördük, Milli Mücadele yıllarında görmüş ve yaşamış olduk!..
Netice olarak;
Türkiye topraklarında, ne 18 Mart düelloları bitecek, nede 15 Temmuz kanlı direnişleri sona erecektir?
Maalesef, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat hengamesinde dökülmeyen kanlar, 15 Temmuz günlerinde, hem de adı bir din adamı (!) olan kişiden gördük, bir hayli vatan sever insanımız, çocuklarımız bu ülke uğruna, bu millet için şehidi şüheda olmuştur.
Demek ki, 18 Mart'ta Çanakkale önlerine gelen emperyal güçler, elleri boş, gerisin geriye kaçtıkları gibi, 15 Temmuz kalkışmasında bir başarı elde edemeyen şeytan tuzakları boşa çıkarıldığı gibi, Afrin harekatımızla da tüm teröristlerin emelleri, arzuları ve ümitleri boşa çıkarılacaktır.
Bundan sonra da, aynısı vuku bulacak, aynı halimiz, heyecanımız, kahramanlığımız bitmemecesine devam ederek gidecektir.. En güzeli, yapılacak iş şu olmalıdır:
Bu milletin karşısına çıkmaya çalışan tüm şer güçler, karşı çıkmadan önce, çok düşünecekler, bir değil, bin değil, ömürlerce düşünerek ondan sonra çıkmaya çalışmalıdır. Ondan sonra da, zaten almış olacağı netice sıfır kere sıfır olacaktır..
Son söz olarak, Çanakkale direnişimizin 103. yıl dönümü kutlu ve mutlu olsun!.. Aziz şehitlerimizin makamları cennet, gazilerimizin arkadaşları sahabe-i kiram olsun.. Selam ve dua ile..