Son günlerin yoğun gündemlerden birisi de LGBT dediğimiz eş cinsellik ve onun lehinde ve aleyhinde söylenen şeylerdir.
Kimileri eşcinselliğin bir hak olduğunu ve onlara karşı saygı duyulması gerektiğini savunurken, toplumun büyük kesiminin dahil olduğu diğerleri ise bunun büyük bir sapkınlık olduğunu ve ondan şiddetle uzak durulması gerektiğini söylemektedirler.
Bir şeyin hak olup olmaması HAK’kın rızasına bağlıdır. Yani yaratıcı olan Rabbimizin razı olup izin vermesine bağlıdır. İnsan, Allah’ın kulu olduğuna göre onun neleri yapıp neleri yapamayacağını belirleyecek olan da Allah’tır. Allah, her varlığı farklı fıtratlarda yaratmış ve o fıtratlarına uygun olan hak ve sorumluluklar yüklemiştir. Her yaratılmış olana bir görev ve sorumluluk alanı belirlemiş ve o alanın dışına çıkmasını yasaklamıştır. “HUDUDULLAH” olarak isimlendirilen bu sınırlara riayet edilmesini istemiştir.
Allah, bazı canlıların neslini devam ettirebilmeleri için onlara cinsellik duygusu vermiştir. Fıtri olarak var olan bu duygunun tatmin edilmesi de belli kurallara bağlanmıştır. Diğer canlılarda belli zamanlarda ortaya çıkan bu duygu döllenme şeklinde gerçekleşirken insan da ise evlilik yolu ile gerçekleşmektedir. Yani insan için evlilik fıtrat olurken evlilik dışı yollarla bu duygunun tatmin edilmeye çalışılması ise haddi aşmaktır. Kur’an böylesi bir davranışı “Zina” olarak nitelendirmiş ve ondan uzak durulmasını istemiştir. Hatta: “adam öldürmeyin, yalan söylemeyin, iftira atmayın…” gibi diğer birçok günahın bizzat kendisinin yapılmasını yasaklarken zina hakkında: “zinaya yaklaşmayın” şeklinde emretmiştir. Zinanın yapılmasını yasakladığı gibi ona yaklaşmayı ve ona götürebilecek yollara girmeyi dahi yasaklamıştır. Onun için zina etmek bir hak olmadığı gibi zinanın daha ileri boyutu olan “eşcinsellik” asla bir hak değildir. Hatta bir toplumu helake götürebilecek en büyük günahlardan birisidir. Kur’an-ı Kerim’e göre Lut (as)’ın kavminin helak olmasına sebep olan en önemli şey, o toplumda ortaya çıkan “eşcinsellik”dir. (Hud: 77-82; A’râf: 80-84)
Eş cinsellik bir hak olmadığı gibi fıtrattan saparak Allah’ın belirlemiş olduğu sınırları çiğnemektir. Allah (cc) hayvanlar dahil hiçbir canlıya böyle bir fıtrat vermemiştir. İnsanlar arasında teşekkül eden bu durum ise bir hastalık ve sapkınlıktır. Allah’ın “zinaya yaklaşmayın” emrinin çiğnenmesinden sonra ortaya çakabilecek bir durumdur.
Bu arada “eşcinsellik” ile “çift cinsiyetlilik”i birbiriyle karıştırmamak gerekir. Dini literatürde “Hünsâ”, Tıp literatüründe “Hermafrodit” olarak isimlendirilen çift cinsiyetlilik yaratılıştan gelen ve genellikle kadın ve erkek hormonlarının dengesizliğinden kaynaklan bir hastalıktır. Çok nadir de olsa bazı kimselerin hem erkeklik hem de dişilik organına sahip olarak doğmaları ve kadın mı erkek mi olduklarının tespit edilememesidir. Bu tür hastaların birçoğu tedavi edilebilmektedir. Eş cinsellik ile çift cinsiyetliliğin hiçbir alakası yoktur.
Haramlar insanı tatmin etmez. Haramların tatmin edici özelliği yoktur. Atalarımız: “Buzun dağı olmaz” demişler. Haramlar buza, helaller ise taşa benzerler. Haramdan elde edilen mal-mülk dağlar kadar da olsa el büyüklüğündeki taşın karşısında dayanamaz. Ağrı dağı kadar buz kütlesi ile el kadar taşı güneşin altına bıraktığımızda buzdan dağ erir yok olur ama el kadar taş yerinde kalır. Zina da haram bir fiil olduğu için kişi onda tatmin olmaz. Her daim kendisini daha fazla o ortamın içerisine sürüklemek ister. Eş cinsellik te bu şekildeki bir sürüklemenin sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Yoldan çıkan insan için her taraf yoldur. Helal dairesinden çıkan bir insanın durabileceği bir durak kalmamıştır.
Boy boy reklamları yapılan LGBT’yi sadece bir cinsel sapma olarak görmek te doğru değildir. Müslüman toplumlar ve bilhassa da aile yapısı üzerinde oynanan oyunun bir parçası olarak görmek daha isabetlidir. Bir toplumu yok etmek nesli bozmak ile mümkündür. “İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Halbuki O, İslâm düşmanlarının en yamanıdır. İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez.” (Bakara: 204-205) ayet-i kerimesinde de buyrulduğu gibi egemen güçlerin Müslüman toplumlar üzerinde oynamaya çalıştıkları bir oyundur. Nesillerimizi bozarak bizleri ya tamamen ortadan kaldırmaya veya aslını kaybetmiş, ne olduğu belirsiz bir toplum oluşturmaya çalışmaktadırlar. Nesli bozmanın en kolay yolu ise aileleri bozmaktır. Aileler bozulduğunda veya istenilen verimi sağlayamadığında o ortamlarda yetişebilecek nesiller de kendiliğinden bozulacaktır.
Hedef olarak seçilen aile yapımıza sahip çıkmalıyız. Bizlere aile yapısı olmayan, Lut (as)’ın kavmine benzer bir toplum yapısını örnek olarak sunmaya çalışmaktadırlar.